Alman Yıldızı Van Volxem: Mosel Saar dediğimiz zaman elde işlenen bağlar, düşmemek için belinden bağlı çalışan iççiler, soğuk dolayısıyla çok geç olgunlaşan üzümler ve kadife zerafetinde çoğunluğu Grand Cru kalitesinde şaraplar. İçinden Ren nehrinin geçtiği bu olaganüstü mikro-klima o kadar olaganüstü şaraplar yapıyor ki Fransızları ciddi bir kıskançlığa süreklemiş olmalı. 1. Dünya Savaşının barış koşulları arasında Almanların İngiltere’ye şarap ihraç yasağı bulunmakta.
Bu mikroklima öylesine ilginç ki toprak yapısı bir çok yerde filoxseraya geçiş vermemiş ve sonuçta çok eski asmaları buralarda bulmak mümkün oluyor.
45 yaşlarında ve neredeyse 2 m yakın boyu ile Roman Niewodniczanski, Alman bir anne ile Polonyalı bir babadan dogma bizim tabirimizle kapı gibi bir adam. Hayatta arabalardan daha fazla sevdiği şey ise saraplari veya kendi tabiri ile evlatları. Antika koleksiyoncusu olan babasından öğrendiği şeylerden birisi, 19. yy’da Mosel Saar bölgesinde üretilen bazı şarapların çok pahalı Grand Cru Bordeaux veya Bourgogne’lardan daha çok para ettiği gerçeği. Bunun üzerine böyle şarapları üretebileceği bağların arayışına girdi. 2000 senesinde Van Volxem bağlarını satın almakla ise başladı. Ana hedef yüksek kalite idi. Yaklaşık 65 ha fevkalade eğimli bağlardan sadece 300,000 sise imalat yaptı / Yani iki asmadan bir şişe şarap. Tarihi Wiltingen kasabasında olan bu ilk bağından sonra Roman Braunfels, Klosterberg ve Scharzhofberger. Ancak tartışmasız en değerli bağ Wiltingendeki Gottesfuss. Burasının denizden yüksekliği 160-260 metre arasında ancak gri ve kırmızı kayraktan oluşan bir toprağı var ve bu toprak filoxserayı yaşatmıyor. Sonuç olarak Avrupa bağlarını zamanında yok eden filoxsera buraya hiç uğramamış. Isi farklılıkları ise son derece aromatik çok meşhur Reisling’lerin yetişmesine vesile olmuş. Her ne kadar Pinot Noir buralarda yetişmekte ise de (Blauburgunder adi ile anılmakta) Reisling bölgenin açık ara lideri. Belki daha da ilginç bir bilgi 130 yaşında asmalar mevcut.Van Volxem bölgenin genel yapısından biraz farklı bir şarap stili geliştirmiş. Bizim tattığımız şarapları arasında 3 beyazda 5-6 gr seker oranı ile sek tabir edilecek şaraplardı. Soğuk hava dolayısıyla şeker çok olmadığından alkol seviyeleri 11-12 civarında. Ama fenolik yapıyı değerlendirecek olursak üçü de birbirinden güzeldi. Özellikle Scharzhofberger Reisling 2012 sanki damağımızda bir meyve bombası patlattı.
Von Volxem bölgedeki diğer üreticilerin aksine sek şarap üretimini seçmekte. Tabii bu onu diğerlerinden farklı kılan en önemli özellik oluyor. Tabii salkım seyreltmesi ve sık dikime rağmen çok küçük üretim şaraplarının ciddi olarak farklı bir kalite boyutunda olmasını sağlıyor.
Tattığımız şaraplar sırası ile : Van Volxem Alte Reben Reisling 2012, açık sarı renkte , çok temiz ve berrak. Hem burunda hem de ağızda kademe kademe narenciye ve tazelik veren bir mineralite mevcut. Şeker asit dengesi çok güzel ve zarif kurulmuş, oldukça uzun bir bitişi var.
Scharzhofberger Reisling 2012, bir beyaz şarapta beklenmeyen dolgu bir gövde ve onu destekleyen, damağınızı taze tutan bir asitlilik. Sek bir şarap olmasına rağmen olgun meyve tadı onu sanki tatlı şarapmış gibi bir aromaya büründürüyor. Mükemmel bir denge bu şarabı bir başyapıt haline getiriyor.
Altenberg Alte Reben Reisling 2012 üç şarap içinde en az gösterişli olan olmasına rağmen çok düzgün bir şarap dengesi kurulumu ve ağızda tazelik hissi bırakan bir mineral yapı mevcut.Artık Alman şarabı dediğimiz zaman bambaşka bir bakış acımızın olacağını ve yepyeni tat diyarlarına ulaşabileceğimizi biliyoruz. Hepinize sağlıklı ve gönlünüzce içebileceğiniz günler dilerim.
1/5/2015
