Ertuğrul Özkök

Şaraba Gönül Verenler

Şaraba Gönül Verenler: Ertuğrul Özkök

Ebru Erke: Şarap sevginizin nasıl başladığını anlatır mısınız?

Ertuğrul Özkök: Şarap sevgim pek çok genç gibi ucuz olduğu için Dimitrakopulo şarabını içerek başladım. Daha sonra Fransa’ya gittiğimde, öğrenci olduğumdan ucuz Cotes Du Rhone şarapları ile devam etti. Para kazanmaya başladığım yıllarda daha iyi kalite şaraplar içmeye terfi ettim. Şarap konusunda her Türk gibi ben de sonradan görmeyim, bizim zamanımızda ithal şaraplar yoktu. Babam keyifli ve iyi bir rakı içicisiydi. Aynı zamanda gustosu olan, yemek yapmayı seven bir insandı. İzmir’de kimse kalamar nedir bilmezken babam kalamar pişirirdi. Yemek zevkimi babamdan aldım. Ondan almadığım iki şey var: Birincisi sigara tiryakiliği, ki günde dört paket kadar içerdi, ikincisi de rakı aşkı. Ben rakıyı sevmedim ve nedense hiç ağzıma koymadım.

Şarap tercihinizi hangi ülke şaraplarından yana kullanırsınız?

Robert Parker’la hemfikirim: En iyi şarap sevdiğiniz şaraptır. Şarap uzmanı değilim, tadına bakıyorum eğer tadı güzel gelirse bu şarap güzel diyorum. 1976 yılında Fransa’da yapılan ve dünyanın şarap konseptini değiştiren, şarapla ilgili tüm ön yargıları yıkan bir kör tadım vardır. Bir İngiliz’in düzenlediği ve Fransız uzmanlara yaptırdığı bu tadımda Kaliforniya’nın bir beyaz ve bir kırmızı şarabı en iyi şarap seçilmişti. Hatta burunlarından kıl aldırmayan Fransızların yaşadığı bu şoku anlatan 2008 tarihli ‘Bottle Shock’ adlı bir de film yapıldı. O tadımda kazanan beyaz ve kırmızı şarap Smithsonian National Museum’da bugün halâ sergileniyor. Filmin sonunda kör tadımı yaptıran İngiliz, ‘Bu tadım dünyada şarap konseptini değiştirecek önemli bir adımdır. Gün gelecek belki Hindistan, hatta belki Çin’de yapılmış iyi şaraplar içeceğiz’ diyor. Bugün gerçekten de dünyanın her yerinden iyi şaraplar çıkmaya başladı. Bana göre Fransızlar biraz geri kalmaya bile başladılar. Çünkü şarap konusunda çok tutucular, dünyadaki trendleri iyi kavrayamadılar ve savaşı kaybediyorlar. Bir ara Avustralya şaraplarına düşkündüm ama şu sıralar İtalyan şarapları bir numaralı tercihim. İspanya, Portekiz, Şili ve Arjantin’de çok iyi şaraplar var. Kaliforniya şarapları da son yıllarda şeker oranını dengeledi ve performansı çok arttı. Güney Afrika şarabına daha tam giremedim. Hırvatistan güzel şaraplar yapmaya başladı. Avusturya’nın Burgenland bölgesinde çok iyi kırmızı şarap içebiliyorsunuz artık. Yunanistan’da da birkaç iyi şarap var.

İtalyan şaraplarında bölge tercihiniz nasıl?

Toskana bölgesini çok seviyorum. Gerçi son yıllarda çok pahalandılar ama Super Tuscan’lardan muhteşem dörtlü;  Masseto, Ornellaia, Sassicaia, Solaia’yı çok beğeniyorum. Ama şaraba her zaman çok para verilmesinden yana değilim. Son bir, bir buçuk yıldır Türk şaraplarını beğenmeye başladım. Haftada en az 2–3 defa Türk şarabı içiyorum, hatta gelen misafirlerime de ikram ediyorum.

Türk şarapçılığındaki gelişmeleri nasıl buluyorsunuz?

Çok hoşuma giden Türk şarapları olmaya başladı ve her yerde de bunu söylüyorum. Ama bir şarabı beğendiğimi söylediğim zaman o şarabın fiyatı artıyor. Geçenlerde bir restoranda Kayra Vintage Shiraz istedim ama kalmamıştı. Sevilen çok başarılı, özellikle Centum çok iyi. Lucien Arkas’ın İdol’ü alması bence önemli bir şarapçılık olayıdır. Lucien Bey’i tanırım, yaptığı her şeyi çok iyi yapar. Çok iyi iş çıkaracağına inanıyorum. Reşit Soley’in şaraplarını beğenirim. Yerli Türk üzümlerine karşıydım hatta Öküzgözü ve Boğazkere ile dalga geçiyordum, öküzgözü danaburnu diye. Mey ile çalışan önolog Daniel O’Donnell, Elazığ’da Şükrü Baran diye bir yetiştiricinin bağından olağanüstü bir Öküzgözü şarabı yapmış, çok beğendim. İddia ediyorum eğer iktidar Türkiye’de şarapçılığın önünü açarsa Türkiye 5–10 yıl içerisinde Avrupa’nın kaliteli şarap üretici ülkeleri arasına girer. Çünkü Türkiye’de şarapçılık konusunda bilgili ve çok iyi eğitim almış kişiler şarapçılığa girdi. Bugün Doluca, Sevilen ve Kavaklıdere gibi bazı şarapçı ailelerin genç kuşağı çok iyi işler yapıyor. Diren atılım yaptı, Pamukkale, Büyülübağ çok güzel işler yapıyor. Aslında şu an ismini unuttuğum daha pek çok üretici var. Türkiye güzel bir yere gidiyor. Şimdi yapılması gereken üreticilerin üzüm bağlarının denetimlerini ve bölge sınırlamalarını yapması. Dünyada artık chateau kavramından çok teruar kavramı ve bir de üzümün cinsi önem kazanmaya başladı. Son yıllarda iki konuda Türkiye çok büyük atılımlar yaptı: Zeytinyağı ve şarap. Zeytinyağında da olağanüstü atılımlar oldu. Zeytinyağcılar çok iyi gidiyorlar, artık yurtdışından zeytinyağı almıyorum.

Fiyat-kalite dengesi açısından Türkiye’de üretilen şarapları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’deki şarapların en büyük sorunu fiyatları. Bu da firmalardan değil hükümet politikasından kaynaklanıyor. Fiyatların hepsinin yarıya indirilmesi lazım. Yurtdışına çıkıyorsanız uygun fiyata iyi şaraplar alabilirsiniz. Bizim duty free’lerde iyi şaraplar var fakat yurtdışındaki, özellikle de Almanya’daki duty free fiyatları ile karşılaştırıldığında çok pahalı kalıyor.

Unutamadığınız bir şarap anınız var mı?

O kadar çok var ki. Hayatımın bütün güzel ve kötü günlerinde, yalnızlıklarımda hep yanımda şarap vardı. Ben en iyi şaraplarımı hep en kötü günlerimde içtim. Çok sevdiğim insanlarla çok güzel şaraplar paylaştım. Uzun yıllardan beri sakladığım bir Romanee Conti’yi bir arkadaşımın kötü gününde açtım. Hatta bunun üzerine bir de yazı yazdım ‘iyi şarap insanın en kötü gününde açılır’ diye. 2004 tarihli Alexander Payne filmi Sideways’in sonunda adam çok kötü bir gününde, çok iyi bir Cheval Blanc açıp karton bardakta içiyordu.

Eve tek başınıza bir kadeh içmek istediğinizde tercihiniz ne olur?

Beyaz şarabı yazın teknede akşamüstü saatlerinde içerim. Genelde kırmızı şarap tercih ediyorum. Daha çok Shiraz seviyorum. Tırnak içine almak gerekirse en ‘hödük’ şarap bu üzümden yapılandır, ama bizim damak tadımıza uygun. Şarap uzmanlarının tercih ettiği daha rafine bir tat olan Pinot Noir’i sevmiyorum. Mesela eşim şarapsever değildir ama içtiğinde sadece bir kadeh Pinot Noir içer. Ben daha baharatlı, daha dolgun şarapları seviyorum. Fransızlara sorarsanız bu ‘hödük’ bir zevktir. Benim zevkim böyle, ben bir ‘şarap hödüğüyüm’.

Hayalinizdeki şarap sofrasında kimler var?

Pazar günleri aileyle yenen uzun yemeklerde yavaş yavaş şarap içmek bana çok keyif veriyor. Güzel şarap sevdiğiniz bir kadınla içilir; sevdiğiniz bir arkadaşınız ya da kızınız mesela. Sevdiğiniz kadınla, güzel bir müzik ve yemek eşliğinde harika bir şarap içmekten daha keyifli ne olabilir?

Yorum