Turgut Tokgöz

Master Of Wine Olma Yolunda

Turgut Tokgöz

2013 yılında The Institute of Masters of Wine’dan Master of Wine ünvanın alan ilk Türk olan Dilek Caner MW’dan sonra Master of Wine programın başvurmaya hazırlanan Turgut Tokgöz, Master of Wine olma süreci ve şarap tutkusu üzerine Keyifli Notlar’ndan Ahmet Gök’ün sorularını yanıtladı.

Ahmet Gök: Master of Wine olmak için keyifli bir çalışma içinde olduğunuzu biliyoruz. Sizi Master of Wine olarak görmek bizi de çok mutlu edecek. Bu zorlu süreçten bahsedebilir misiniz? Master of Wine olmaya nasıl karar verdiniz?

Turgut Tokgöz:Bir hedefim ve arzum olmakla beraber henüz işin başındayım. Amacım, bu alanı ikinci bir kariyere dönüştürmek. Bildiğiniz üzere, MW sertifikası, Londra merkezli Masters of Wine Enstitüsünce veriliyor. MW programına kabul edilebilmek için bazı kriterleri sağlamak ve giriş sınavında başarılı olmak gerekiyor. Bu kriterler arasında bazı diploma ve sertifikalara sahip olmak var. Eğitimin yanı sıra, şarap alanında en az 3 senelik profesyonel tecrübe de gerekiyor. Bu kriterleri sağlıyor olup programa kabul edilmeniz MW alabileceğiniz anlamına tabii ki gelmiyor. Zira program çok zorlu bir süreç gerektiriyor. Çeşitli teori ve tadım sınavlarında başarılı olup, bir de tez hazırlamak zorunluluğu var. Tüm bu aşamaları geçip başarılı olabilenlerin sayısı ise çok değil. Ortaya çıkan yüksek talep nedeniyle MW Enstitüsü giriş ve mezun olma şartlarını son zamanlarda bir hayli zorlaştırdı. Şu anda dünyada 29 farklı ülkede ikamet eden 356 tane MW bulunuyor. İçlerinden sadece birisi Türk, Dilek Caner MW. Ancak sırada 3 MW adayımız daha var. Umarım onların arkasından da bizler geliriz.

Master of Wine olmak için karar verdikten sonra Master of Wine olabilmek için sizi nasıl bir yol bekliyordu? Şu an ne aşamadasınız? Daha ne kadar yol kaldı? 

Kendime böyle bir hedef belirledikten sonra şaraba olan ilgimi ve bilgimi formal bir eğitim sürecine sokmam gerekiyordu. Dünyada bu alanda Londra merkezli iki kuruluşun programları ön plana çıkıyor. Bu kuruluşlar Wine & Spirit Education Trust (WSET) ile Court of Master Sommeliers (CMS). CMS adından da anlayacağınız üzere Sommelier sertifikası veren bir organizasyon. WSET ise şarap ve içki ticareti üzerine uzmanlık geliştiriyor. Her iki kuruluşun da en son seviyedeki sınavlarında başarılı olmak için çok detaylı bir şarap ve içki bilgisine sahip olmak gerekiyor.

Şarapla ilgili hedeflerimi mevcut kariyerimdeki yoğunluk nedeniyle uzun seneler öteledikten sonra nihayet 2014 yılında harekete geçmeye karar vererek eğitimlerime başladım. Benim için WSET programları daha uygun görünüyordu. Ancak CMS’in de ilk programını tamamlayarak Sommelier sertifikası aldım. Şu anda WSET 4. ve son seviye olan diploma programını sürdürüyorum. 6 sınavdan oluşan programın 5’ini başarıyla tamamladım ve önümüzdeki haziran ayında son sınavımı da geçerek mezun olmayı arzu ediyorum.  Mezuniyetim sonrasında da MW programına başvurmayı ve kabul edilmeyi umuyorum. Gerçekleştirebildiğim takdirde hem daha zorlu hem de uzun bir başka yolculuk başlayacak.

Bir de şaraba olan ilginizi sormak isterim. Şarapla tanışmanız nasıl oldu? İçtiğiniz ilk şarabı hatırlıyor musunuz? 

Şaraba olan merakım üniversite yıllarında başladı. O zamanlar Yakut ve Çankaya tüketirdik. Ancak ilk içtiğim şarap bunlar değil. Yaşımı belli edecek belki ama ilk içtiğim şarap Atatürk Orman Çiftliğinin ürettiği Boğa Kanı. Daha sonra 90’lı yılların başında yüksek lisans eğitimlerim için bulunduğum İtalya ve Kaliforniya’da şaraba olan sevgim ve merakım doğal olarak pekişti. Türkiye’ye dönüşümden itibaren de meraklı bir şarap tüketicisi olmaya devam ettim. 2001 yılından bu yana üyesi olmaktan gurur duyduğum Şarap Dostları Derneği bünyesinde gerek düzenli tadımlar gerekse de dünyadaki önemli şarap yörelerine yaptığımız seyahatlerle bilgi ve tecrübemi sürekli geliştirme imkanım oldu. Buna 2014 yılından bu yana Istanbul Wine Tasting Society ile birlikte yaptığımız çok kaliteli tadımlar da eklendiği için mutluyum.

Master of Wine olabilmek için güçlü bir şarap deneyimi gerekiyor. Profesyonel ilginizin dışında kişisel olarak sevdiğiniz şaraplar, bölgeler, üzümler nelerdir?  

MW olabilmek için derin bir teorik bilginin yanı sıra çok geniş bir pratik deneyim de gerekiyor. Kitaplardan şarap bölgelerine ait tarih, iklim, toprak yapısı, bağcılık uygulamaları, şarap yapım teknikleri, üzüm çeşitleri, önemli üreticiler ve ürünler gibi detaylı teorik bilgiyi öğrenmek zorundasınız. Bu teorik bilginin kitaplardan çıkarılıp pratik deneyim ile bütünleştirilmesi gerekiyor. Bunun için de mümkünse bizzat yerinde tadımlarla, buna imkan olmuyorsa da yine şarapların temin edilerek tadılması yoluyla teori ve pratiğin birbirini tamamlaması gerekiyor.  Ben de bu uzun şarap yolculuğumda şimdiye kadar pek çok şarap bölgesini ziyaret ettim. Bu dünyanın içine girince zaten iş veya tatil olsun hemen her türlü yolculuğunuzu şaraba göre ayarlamaya çalışır hale geliyorsunuz. Bu bir iş seyahati sırasında dönüşünüzü geciktirip varsa yakın bir şarap bölgesine kısa da olsa küçük bir ziyaret şeklinde ya da tamamen şarap üstüne kurgulanmış uzun bir tatil şeklinde de olabiliyor. Bugüne kadar bu şekilde Avrupa’daki belli başlı şarap bölgelerini – Bordeaux, Bourgogne, Alsace, Rhone, Piemonte, Toscana, Friuli, Rioja, Penedes, Jerez – ve ABD (Napa, Sonoma, Santa Barbara); Arjantin (Mendoza, Salta, Patagonia); G.Afrika (Stellenbosch, Paarl, Constantia); Lübnan (Beka’a); Yunanistan (Attica, Santorini) gibi ülkeleri de gezme imkanı buldum.

Şarap yapım teknolojisinin ulaştığı seviyeye iyi bağcılık uygulamaları da eklendiğinde artık kötü şarap yapmanın zor olduğunu düşünüyorum. Ama ilginç ve karakterli şarap yapmak halen oldukça zor. Bu bakımdan değerlendirdiğimde benim için en öne çıkan beyaz üzüm çeşitleri Riesling ve Chenin Blanc. Bunların yanı sıra Gewurztraminer ve Friulano yine sevdiğim başka beyaz çeşitler. Siyah üzümlerde de Grenache, Cabernet Franc, Pinot Noir ve Nebbiolo beni en çok etkileyen çeşitler diyebilirim. Bunlardan hareketle de en sevdiğim şarap bölgelerinin başında Bourgogne, Loire, Güney Rhone, Alsace, Mosel ve Piemonte geliyor. Aslında bu şekilde ayrım yapmak çok adil gelmiyor zira her bölgede oldukça ilginç üreticiler ve şaraplar bulmak mümkün. Sevdiğim şaraplar içinde alkol ile güçlendirilmiş Sherry’lerin çok özel bir yeri var. Bu kategoriyi çok kompleks buluyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.

Son olarak şarap yolculuğunuzda gelecekten beklentilerinizi, hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? 

Daha önce de belirttiğim gibi şarap benim için ikinci bir kariyer durumunda. Arzu ettiğim düzeye ulaştığımda bu alana tam anlamıyla geçiş yapmayı planlıyorum. Şimdilik bu alana başka bir sektörde sürdürmekte olduğum ana görevime engel olmayacak ölçüde vakit ayırabiliyorum. Yani hafta sonlarında ve normal mesaim dışında şarap kurduna dönüşüyorum. Şarap eğitimleri ve tadımlar organize ediyorum, restoranlara şarap menüsü danışmanlığı yapıyorum.  Ancak en önemlisi, Sarah Abbott MW ile Turkish Wine Hub ismini verdiğimiz danışmanlık hizmetimizle ülkemizin önde gelen şarap üreticilerine İngiltere pazarına ihracat için yardımcı olmaya çalışıyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemde ihracat pazarlarının şarap üreticilerimiz için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sabır gerektiren uzun soluklu bu sürece etkin ve kalıcı bir şekilde kanalize olan üreticilerimizin orta vadede çok kazançlı çıkacağından eminim. Dünyada bunun pek çok örneği bulunuyor.

Yorum