Gülor’da Değişim Rüzgarları…

0 1

 Dünyanın en eski şarap bölgeleri arasında yer alan Trakya’da, Şarköy Mürefte yolu üzerindeki 180 dönümlük arazinin 130 dönümüne; Sangiovese, Montepulciano, Cabernet Sauvignon, Merlot, Sauvignon Blanc üzümlerinin ekilmesiyle Gülor Şarapları’nın yolculuğu başlıyor. Güler Sabancı, Gülor Bağları kurulma sürecinde, üzüm seçimlerini nasıl yaptıklarını keyif notlarında da yayımladığımız konuşmasında: “Tabiata uymak lazım; tabiat ne diyorsa o oluyor. Bize de tabiat söyledi ne yapacağımızı. Türkiye’den ve İtalya’daki Ancona Üniversitesi’nden hocalar geldi, testler yaptırdık. Bir iki sene sonrasında da Bordo’dan geldiler. Toprak, rüzgâr, iklim, arsamızın meyli, güneş alma şekli incelendi. Toprağımıza en uyumlu üzümlerin Cabernet Sauvignon ve Merlot olacağını söylediler. Hakikaten de çok iyi oldu. Daha sonra İtalyanlar geldi bize ‘Sangiovese üzümü bu toprakta iyi olur’ dediler ve hakikaten o da çok iyi oldu.” Şeklinde açıklıyor. Bahsi geçen danışmanlar ise; Bordeaux Üniversitesi profesörlerinden M. Nicolas Vivas ve dünyaca ünlü şarap bilimcisi M. Pascal Delbeck. Güler Sabancı, dayısı Orhan Türker’inde çabalarıyla kurduğu Gülor Şarapları’nda, bugünlerde yeni bir heyecan, yeni bir değişim rüzgârları esiyor. Yiyecek ve içecek sektörünün tanınmış isimlerinden Adnan Erem’in göreve gelmesiyle başlayan değişim sürecinde geleneksel olan G serinin yanında, yerli ve yabancı üzümlerden oluşan Silver serisi ve yeniden yapılandırılan Şayeste serisinde ise sadece yerli üzümlerden yapılan şaraplar olacak. Eskiden olduğu gibi sınırlı üretimli fakat ürün yelpazesi genişlemiş Gülor Şarapları’yla tanışacağız.

Haziran ayının ikinci hafta sonu, Gülor Şaraplarını davetiyle, Şarap Dostları ’ndan bir grup arkadaşımızla Gülor Bağları’nı ve şarap üretim tesislerini gezdik. Son derece güzel planlanmış ziyaretimiz, Cevahir alışveriş merkezinde bizleri bekleyen degüstatörler Naif Hasdemir ve Funda Köprülü’ nün karşılamasıyla başladı. Yaklaşık 3 saat süren yolculuk sonrasında Gülor Bağları’na ulaştık. Gülor Şarapları Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu üyesi Adnan Erim ve Gülor Şarapları’nın üretim sorumlusu Burcu Ateş tarafından karşılanan grubumuzun ilk tattığı ve Gülor ailesine yeni katılan Gülor G Roze 2010 oldu. Provence rozelerini andıran somon rengiyle, çiçeksi kokusuyla tam bir hoş geldin şarabıyla karşılandık.
Bağların ortasında şaraphanede, asmaları seyrederken, Burcu Ateş dikkatimizi asmaların arasındaki renk farklılıklarına çekti. Her üzümün farklı bir yeşili, farklı bir canlılığı var. Daha dikkatli bakınca asma yapraklarındaki farklılıkları da algılayabiliyorsunuz. Burcu Ateş, “Bağların keyfinin asıl üzümler olgunlaştığı zaman çıktığını, şarabını içtiğiniz üzümlerin arasında gezinirken üzümleri tatmanın, üzümü tanımanın, yudumladığınız şarabı tanımamıza da katkısı olacağını” söyleyerek, bağları bir de o dönem ziyaret etmemizi önerdi.  Eminin ki çok daha keyifli olacaklartır, üzümler arasında Gülor Bağları’nu gezmek.

Sıra gezimizin asıl amacı olan Gülor şarapları’nın yeni ürünleri tatmaya geldiğinde ise, alıştığımız “G” serisi dışında Gülor’un yeni Silver serisi ve bundan sonra bir üst segmentte yer alacak Şayeste şaraplarıyla tanıştık. M. Nicolas Vivas danışmanlığında ve Burcu Ateş sorumluluğunda yapılan şarapları, Adnan Erem’in sunumuyla tattık. Adnan Erem’in, yeni şaraplarının yeni dünya stili şaraplar olarak tanımlarken, şaraplar yakın zamanda şişelendiği için henüz şişe streslerini atmamış olabilir uyarısıyla, Yerli ve yabancı üzümlerin kupajından oluşacak silver serisi Öküzgözü Malbec 2010 ile başladığımız tadıma, Şayeste Öküzgözü 2010, Gülor G Merlot 2010Gülor G Sangiovese Montepulciano 2009 ve benim daha önce de tattım sevdiğim Gülor G Shiraz 2007  ile tadımı tamamladık. Yemek öncesi verilen kısa arada ise Fabrika Müdürü Fedai Yaldız ile birlikte şaraphaneyi gezdik. Gülor’un ilk üretimi olan 1998 Cabernet Sauvignon Merlot kupajının da yer aldığı ve bugüne kadar üretilen şarapların saklandığı mahzeninde olmak çok keyifliydi.

Yemek öncesi, yemeği beklerken tadılan şaraplarsa: Gülor G Sauvignon Blanc 2010 ve günün sürpriz olarak da Gülor G Cabernet Sauvignon Merlot 2005. Ve son olarak da Gülor G Cabernet Sauvignon Petit Verdot 2009’u tadarak, Gülor şarapları’yla keyifli buluşmamızı tamamladık.  Genel olarak son derece iyi yapılmış, dengeli, aromatik ve güçlü şaraplar. Gülor Şarapları’nda Adnan Erem’in gelmesiyle başlayan değişim rüzgârları içinde savrulup, kadehlerde kaybolurken yemek sonrasında ise şaraphanenin arka bölümünde yer alan Cabernet Sauvignon bağlarında kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra, İstanbul dönüşü için yolu çıktı.
Böylesine özenle yapılmış bağların, birinden güzel şarapları arasından ayrılıp İstanbul’a dönmek pek hoşuma gitmese de genel olarak grubun çok sevdiği Gülor G Cabernet Sauvignon Merlot 2005’in yolculuğumuz boyunca ikram edilmesi doğrusu çok zarifti.

Kim bilir belki bir gün sizde bir grup şarap severle birlikte kendinizi Gülor Bağları’nda bulursunuz. İstanbul’dan zaman zaman günü birlik gezilerin yapıldığını söylemek isterim. Güney rüzgârlarıyla ünlü Gülor Bağları’nda bir kadeh şarap yudumlamanız dileğiyle, kadehinizden sevdiğiniz şarap eksik olmasın…

Leave A Reply