Barbar Türklerin Şarabı : Barbare

Can Topsakal'ın Barbare Şarapları

Masters of Wine Weekend İstanbul 2011 ‘de aldığı yüksek punlarlar dikkat çeken, Barbare Şarapları,Tekirdağ’ın Barbaros kasabası ile Yazır köyü arasındaki 235 dekar alan üzerine 2002 yılında  kuruldu.Barbare Şarapları kurucusu Can Topsakal Barbare Şarapları’nın hikayesini Burçak Desombre‘ye anlattı…

Burçak Desombre: Şarapla tanışmanız nasıl oldu? İçtiğiniz ilk şarabı hatırlıyor musunuz?
Can Topsakal: Şarapla ilk tanışmam İstanbul’da, gençliğimde ise beyaz Çankaya (Narince, Emir, Sultaniye) içerek başladı ama gerçek şarapla tanışmam Fransa’nın Avignon bölgesinde restaurant işletirken gerçekleşti. Chateau sahibi bir çok arkadaşım oldu, orada Châteauneuf ve Bourgogne şaraplarının en güzellerini tatmamdan dolayı kırmızı Châteauneuf ve Bourgogne şaraplarının müptelası oldum.

Bize Barbare projesinden biraz bahsedebilir misiniz? Hangi hedeflerle yola çıktınız?
Barbare projesine, Fransa’da Chateau Cabriéres ve Maucoil adlı iki Chateau’su olan Arnaud isimli arkadaşımla, Türkiye’de olmayan Châteauneuf tipi şarapların en iyisini yapmak üzere yola çıktık. Kendisi iki seneden sonra Türkiye’deki bürokratik engelleri görünce ayrıldı. Arnaud’nun chateaularının daimi danışmanı olan Xavier Vignon ile yola devam ediyoruz. Ben iddialı biriyim. Türkiye’deki en iyi kırmızı şarabı yapmak üzere yola çıktım. Şu anda en iyi üreticilerden biriyiz, ileride bir numara olmayı hedefliyorum.

Bağınızı oluştururken, şarabınızı ilk yudumladığınız anı nasıl hayal etmiştiniz?
Bağı oluştururken her şeyin en iyisini yapsak ta sonucun ne olacağını ilk şarabı tatmadan belli olmayacağını biliyordum. İlk şarabı heyecanla bekledim ve 2008 yılında 2007 hasatından olan şarapları tattıktan sonra rahatladım, eğer şarap iyi çıkmasaydı hemen bağları satardım.

Peki neden “Barbare”? İddialı bir isim.
Barbare ismini reklam ajansının bize sunduğu 30 isim arasından seçtik. Bunun 4 ana sebebi var; Bağlarımız, Tekirdağ’ın Barbaros bölgesinde.Bağlarımız organik yani tabii natürel. Bu aynı zamanda vahşi yani barbar anlamına geliyor. Ben de çok doğalım, direkt düşündüğümü söyleyen biriyimdir. Günümüzün sahte dünyasından benim gibi insanlar da zaman zaman sosyal hayatta vahşi (barbare) olarak adlandırılabiliyor. Bu da benim çok hoşuma gitti. Türk şarabı. Eski tarih kitaplarında Türklerden barbar olarak söz ederler.

Unutamadığınız bir şarap sofrası ya da bir anınız var mı?

2005 yılında Fransa’da Xavier Vignon’un evinde av geyiğiyle 1938 St.Emillion müthişti.

Günlük hayatta evinizde dinlenirken ne içersiniz?

Yemekten önce ve yemekle bir Châteauneuf veya Bourgogne yemekten sonra digestif Poire Williams(Avignon da kucuk bir ureticinin dunyaca unlu armut alkolu)  Devamlı değişik şişeler açarım, çok geniş bir Châteauneuf kavım vardır.

Kavınızda ne tür şaraplar bulunduruyorsunuz, özel günler için yıllandırdığınız neler var?
Kavım, Châteauneuf ve Bourgogne ağırlıklıdır. Kızlarımın 18.yaş günleri için aldığım birer şişe 1995 ve 1999 Chateau Petrus, Chateau La Fleur Petrus ve Chateau Cabrieres.İkisinide 18 yaş günlerinde bu 3 şişeyi açmayı planlıyorum. Bunun dışında 1975’ten 2010’a kadar 250 şişe civarında çok geniş bir Châteauneuf çeşidim vardır. Bordonun Pomerol Bölgesi şaraplarını da cok beğenirim.

 

1 Yorum Var
  1. […] Barbare Şarapları kurulduğu günden beri yakında takip ettiğimi bir şaraphane oldu… Neredeyse yılda bir iki defa Barbaros Bağı Evi’ne gelmişiz. Bağlar arasında ilk gün ki heyecanla fazla gezinmesek de ilk gün ki heyecanlar tüm şarap tatmış ve yolculuklarını tanıklık etmişiz. Keyif notlar yazmışız… Sevdiğiniz bir üreticinin şarap yolculuğuna tanıklık etmek, her yıl şarapların gelişiminin izleyerek, tadım notları yazmak bizim için büyük keyif oldu. Kuşku yok ki en keyifli tadımlarımızsa, bu güzel şarapların danışmalıktan öte bağların kontrolünden, şarap yapının her aşamasına yöneten, Châteauneuf-du-Pape’da da birçok üreticiye danışmalık veren önolog Xaiver Vignon ile yaptığımız tadımlar oldu. Ki sonraki yıllarda rehberliğinde Châteauneuf-du-Pape gezmek, hayatımızın unutulmaz anılarından biriydi… […]

Yorum