Frankfurt’ta Yılbaşı

Birkaç kez yurtdışında yılbaşı geçirmeme rağmen, bana en tuhaf gelenini Frankfurt’ta geçirdiğimi söyleyebilirim. Hem çok hastaydım, hem de sürekli bir yerlerde birilerinin bir şeyler patlatması hiç hoşuma gitmedi. Neredeyse herkesin elinde havai fişek, çatpatlar… Sokak satıcıları neredeyse  sadece havai fişek satıyordu…Herkes Main nehri kıyısına akın akın gidiyor, kimi sekt (köpüklü şarap), kimi viski ama çoğunluk tabii ki bira içiyor.

Herkes kendi arkadaş grubuyla yeni girmenin tadını çıkarıyordu. Biz erken bir yemek içinRömer Pils Brunnen gittik,1954 yılından beri açık olan bu yer Frankfurt’a özgü yemekler yapıyor. Tabii sosis yemeden olmazdı, biz de çiftlik usulünü seçerek sipariş ettik yanında da Binding Römer Pils, olmazsa  olmaz lahana ve patates salatası da tabağımız da yerini almıştı. Böylece benim kafamda ki Almanya karesi tamamlanmıştı. Ahmet  avcı usulü, mantar soslu şinitzel de yedi, ben de midye yedim. Özellikle burada içtiğimiz bu biranın siyahının tadına doyamadık. Artık otelimize geçerek, bar da güzel bir riesling içmenin zamanıydı.Kloster Eberbach Steinberger 2012‘yi keyifle yudumladıktan sonra a biz de nehir kıyısına giderek, 1877 yılından beri kaliteli sektler yapan Graeger‘ın trocken sektini içerek yeni yılı karşıladık…

Ertesi gün ise inanılmaz bir sessizlik vardı şehirde… Issız sokaklarda dolaşarak geçirdik bu günü… Berliner caddesine geldiğimiz de Johnnei Walker’i andıran logosuyla dikkatimizi çeken  Nedim Restaurant Mediterran ‘a rastladık. Menü Türkçe, Almanca ve İngilizce idi ve çok geniş bir yelpazedeydi, kebap da, pide de, balık, et, makarna da vardı. Türkler’de vardı ancak çoğunluk Almanlar’dan oluşuyordu. Herkes halinden memnun görünüyordu, sadece Türk (sadece Pamukkale Şarapları) ve İtalyan şarapları şişe, kadeh şarap ise Alman şaraplarından sunuluyor. Biz bira içtik, yine Bindig ancak burada siyah olan yoktu, olsun sarışın da güzeldi. Yemek de yedik tabii, ben mantı Ahmet ise karidesli güzel bir makarna, ikisi de başarılıydı, yemeğin sonunda bize rakı ile yaptıkları dijestif bir içki ikram ettiler, sunumu oldukça başarılı idi…

Almanya’ya gittiğimizde, Galeria ve Karstad mağazalarının gurme bölümünü, mutlaka ziyaret ederiz. Alışveriş sonrası da ya birer kadeh bir şey içeriz ya da hafif bir şeyler yeriz. Bu sefer Karstad’ın içinde yer alan Perfetto’da birer kadeh riesling ile ben Provence usulü balık çorbası, Ahmet ise safran soslu balık yedi. Çorbanın hasta bünyeye ne kadar iyi geldiğini ben de bir kez daha anladım…

Frankfurt iş için değilse çok da gelinecek bir yer değil. Benim için buradan çevre kasabalara doğru güzel yolculuklar için bir ara durak galiba, burayı en çok bunun için sevdim…

1/28/2014
Yorum