Selda Tokat

Şarapla Yaşayanlar: Selda Tokat

selda-tokat-yasin-tokat
Ahmet Gök: Dünyaya geldiğiniz günde beri şarapla iç içe bir aile büyüdünüz. Çocukluğunuzdan kalan şarap izlenimleriniz nelerdir? İlk içtiğiniz şarabı hatırlıyor musunuz?


Selda Tokat: Pamukkale Tam olarak hatırlamıyorum ancak büyük ihtimal çalkarsı ağırlıklı belki içinde bir miktar Alicante olan bir şarap.. Zirâ çocukluğumda işlenen üzümler bunlardı…



Şarap sürekli hayatınızda, şarap sektöründe kariyer yapmaya ne zaman karar verdiniz?


Küçük bilmiş bir kız çocuğu yaşlarımda.. Amcam Yasin Tokat’a olan hayranlığım sanırım kendimi bilmeye başladığım zamanlardan itibaren olgunlaştı.. bu hayranlık zamanla içine doğduğum şıra kokusu ile birleşerek şekillendi.. Yatılı okumaya karar verdiğimde 10 yaşındaydı Ucunda “büyük adam olmak” olan hayallerle bezeli bir karar.. 1970 Türkiye’sinin Küçük bir Anadolu Kasabasında doğduysanız.. “Elinin hamuruyla erkek işine karışmaya” da karar verdiyseniz, bu ancak çok istemekle mümkün olabilir zaten..Gıda Mühendisi olmak da işte o küçük bilmiş kız hayallerimin devamıdır..


Hiç kuşku yok ki ailenizin ürettiği şarapların sizde yeri ayrıdır. Üretimine katkınız olan şaraplar dışında sevdiğiniz şarap ve bölgeler nelerdir?


İçinde Emek, tutku ve aşk olan her şeye, en çok da bu duygularla yapılan şaraba hayranım.. Samimiyet benim için esas..Emek, tutku ve aşk kadar özel duygular samimi değilseniz karşı tarafa geçirilemez zaten.. Ve siz bu heyecanla yapılmış bir şarabı, üzümü ve bölgesi neresi olursa olsun, daha ilk yudumda hissedersiniz..



Şarap sektöründe karşılaştığınız kişisel zorluklar oldu mu? Şarap sektöründe çalışmak isteyenlere neler önerirsiniz?


Benim için bu dünya pek de öyle güle oynaya başlamadı.. Başta ailem yukarıda belirttiğim gibi “elimin hamuruyla erkek işine karışmama” itiraz etti..  Ama inatçı yapımla bunu aştım. Bunun için bir 5 yıl uluslararası bir şirkette rüştümü ispat etme süreci gerekti Aile şirketinde reel olarak çalışmaya başlamam 1999 ortasıdır.. Tabii ne Türkiye Şarap Sektörü, ne de Şarap Tüketicisi kucağını açıp beni beklemiyordu Şansım, Pamukkale Şaraplarının da 1990’ların başında başladığı bağ yatırımlarının ilk hasatlarını şişeleme sürecinde bu dünyaya girmiş olmamdır..Sadece şarap sektörü için değil, her türlü “zorluk” la başa çıkabilme tavsiyeme gelince.. “Önce karar vermek” sonra “istemek” ve “mücadele etmek” ve “yılmamak”.. hayatımın önemli mottoları..“Hayatta her şey mümkündür” “dur bakalım, her şeyin bir çaresi vardır”.. Diğer mottolarım..


Kuşku yok ki uzun yıllar süren şarap geçmişinizde pek çok unutmadığınız anınız olmuştur. Bizle unutamadığınız bir anınızı paylaşır mısınız?


Çocukluğumun büyük hayalinin nihayetinde, şaraplarımızı anlatmak ve satmak için “onay” da almışım, kim tutar beniAilemizi, bölgemizi ve şaraplarımızı büyük bir heyecanla anlatıyorum.. zannediyorum ki dağları devirebilirim.. Fakat hey hat! Ona öyle demiyorlarmış Ciddi kartelleşmenin olduğu dönem.. Daha şarap dünyası günümüz gibi zengin değil.. Şarap içicisi henüz yenilik peşinde değil. Hemen her yer paylaşılmış.. Nereye gitsem karşımda sert duvarlar.. Yıllar içinde daha da beslenen asi ruhum, inatçı kararlılığıma karıştı.. Bu arada “aileden aldığım ehliyetin” hakkını vermeliyim baskısı da var tabii.. Uykusuz kaldığım çook geceler oldu..
Türkiye Cumhuriyetinde “yaşam alanımıza müdahale” etmeyen bir Cumhurbaşkanı var.. Ahmet Necdet Sezer …Yine uykusuz bir gece yarısı…Aklıma birden gündüz okuduğum …Çankaya Köşkü’nde bilmem kim ülke başkanı için verilmiş resepsiyonundaki menü ve kullanılan şaraplar haberi geldi! Kalktım, oturup uzun uzun bir mektup yazdım.. Sayın Cumhurbaşkanımla başlayan.. Ailemizi anlatan.. bizim ölçeğimizde başka şarap yapan ailelerden bahseden.. Yaşadığımız türlü zorluklardan…Sonunu da aşağı yukarı şöyle bitirdim: “Siz eğer her resepsiyonunuzda başka bir üreticinin şarabına yer verirseniz.. Sadece bizler değil, bu dünyadaki herkes çok mutlu olacak”…

Bu siparişin sevkiyatını amcam Güney’den arabasına koyup bizzat kendi yaptı…


Neredeyse uyumadan sabahın kör saatinde işe gittim, o zaman fakslı günler.. Cumhurbaşkanlığına faks çektim.. Yetinmeyip aradım.. Bir faks çektim az önce Sayın Cumhurbaşkanına ulaşma ihtimali var mı diye.. İnatçıyım ya Aynı faksı bu sefer amcama çektim..Bekliyorum saat 8 olsun, amcam şaraphaneye gelsin diye.. Sonra hemen aradım “amca az önce bir faks yolladım okur musun diye..”Aradan kısa bir süre geçti, aradı amcam “ sen bunu yollamadın demi” dedi, ben heyecanla “ yolladım “ dedim..Uzuunn bir sessizlik… “ben seni birazdan arayacağım“ dedi ve kapadı telefonu..Hemen eski eşimi aramış “Selda iyi mi? Hareketlerinde bir anormallik var mı?” diye… Bi süre sonra beni aradı.. uzun uzun benim sağlığımın her şeyden önce geldiğini vb anlattı .Tam hatırlamıyorum aradan kısa bir süre geçti.. Belki 10 gün.. Cumhurbaşkanlığı Ziyafet Ofisinden aradılar.Hiç unutmuyorum 8 koli Pamukkale Kalecik Karası siparişi verdiler Bu siparişin sevkiyatını amcam Güney’den arabasına koyup bizzat kendi yaptı…Sonrasında artık köşk resepsiyon haberlerinde, hemen tüm üreticilerin şarabı yer aldı sırasıyla..Benim için, unutulmaz anılardandır..



Türkiye’de şarap sektörüne yönelik son düzenlemeler ışığında şarap sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Hayatımıza giriveren bu yasaklardan sektörümüz kısa ve orta vadede farklı etkilenecektir diye düşünüyorum..Kısa vadedeki etkisinin sosyolojik olacağını / olduğunu düşünüyorum.. Ki bunu zaten “hayat tarzımıza müdahale” ediliyor söyleminin nüvesini oluşturduğu “gezi direnişi” nde gördük.. Bu etkinin orta vadede de devam edeceğini düşünüyorum.. Ancak uzun vade de hayatımızda olmamasını umuyorum zirâ bu durumda bu sektörün 2023 ü görmesi hayâl olacaktır.

Sizin gibi tutkulu şarap sever dostlarımıza, bu sektöre yaptığınız inanılmaz katkıya…


Hadi diyelim bu çok pesimist bir yaklaşım oldu.. Optimist olmaya gayret edersek bile.. Zaten henüz yeni doğmuş ve emeklemekten adım atmaya geçen Türkiye Şarap Sektörü önce durağanda, sonra da beklenen son iniş eğiliminde olmaya mahkûmdur.. Bu fiziksel kuralı değiştirmek için, bir avuç “tutku” ne kadar etkili olur sorusunu ise sormak istemem ( yoksa bu analiz çok uzar ) .Gelelim orta vade etkisine… Şarap Dünyası da diğer birçok niş sektörde olduğu gibi, ne kadar çok oyuncu varsa o kadar zenginleşmekte, yeni vizyonlar, yeni tutkuların yansımasını yaşamaktadır.
Oysaki.. Söz konusu bu yasaklar ve yasakların altındaki zihniyet önce yeni gelen üretici dostlarımıza zarar verecek.. Yaptıkları şarabı anlatacak mecra bulmaları engellenecek, dolayısıyla yakından şahit olduğum bir çok örnek gibi, tutkuları örselenecektir..Tutkuyu besleyen en önemli olgu heyecandır düsturundan yola çıkarsak.. Her şeyden önce yeni oyuncular girmekten imtina ederken, eskinin yenisi oyuncular ise.. zamanla motivasyonunu yitirecektir.. bu sektörün sizler gibi “isimsiz” kahramanlarına rağmen; Bizler maalesef, yine aynı aktörlerle, aynı kısır döngüde, aynı kartelleşme ile baş başa kalabiliriz, bundan en çok şarapsever etkilenecektir.Pamukkale Şarapları olarak bizim de canı gönülden desteklediğimiz ve diğer üretici dostlarımızın da katıldığı sesimizi/şaraplarımızı dünyaya nasıl anlatmalıyı tartışıyoruz.. Zirâ bulunduğumuz açmazı aşmak ve nefes almak için yönümüzü dünyaya çevirdik..Hiç olmadığımız kadar kol kola girerek, birlikte adımlar atıyoruz.. Dünya Şarap Sahnesine birlikte çıkıyoruz.. Birlikte fikir alışverişinde bulunup, yol haritaları çiziyoruz..  Uluslararası yarışmalardan aldığımız önemli madalyalar cebimizde, dünya şarap otoritelerinin kapısına gidiyoruz.. inanıyoruz ki Anadolu Şarabı üçgenin tepesinden aşağıya doğru yayılacaktır.. Nitekim başladı bile.. görerek tecrübe ettik.. Hem Pamukkale Şaraplarının hem diğer dostlarımızın önemli marketlerde listelenmesi yanı sıra, şaraplarımıza yapılan övgülerle dolu makaleler sıkça dünyanın önemli mecralarında yer buluyor..
Dolayısıyla; 2023 te bu yasakların olmadığı bir Türkiye için “hayat tarzlarına” müdahale edilenler olarak topyekûn direnmemiz gerekiyor.. “Bu daha başlangıç..” diyerek

Yorum