Tuğba Işık

Master Of Wine Olma Yolunda

Tuğba Işık

 2013 yılında The Institute of Masters of Wine’dan Master of Wine ünvanın alan ilk Türk olan Dilek Caner MW’dan sonra Master of Wine yolunda çalışmalarına devam eden Tuğba Işık ile Master of Wine olma süreci ve şarap tutkusu üzerine Keyif Notları’ndan Ahmet Gök’ün sorularını yanıtladı.


 Ahmet Gök:Master of Wine olmak için keyifli bir çalışma içinde olduğunuz biliyoruz. Sizi Master of Wine olarak görmek bize de çok mutlu edecek. Bu zorlu süreçten bahsedebilir misiniz? Master of Wine olmaya nasıl karar verdiniz?


Tuğba Altınöz:
 Üniversitede İngilizce İşletme okudum. Mezuniyetimin hemen ardından annemin ani gelişen hastalığı ve çok kısa sürede gelen kaybı sebebiyle bütün hayat planlamamı değiştirmek zorunda kalarak bir süre ailemize ait eğitim şirketinde yöneticilik yaptım. 30’lu yaşlarımın başında ise kendime ikinci kariyer olarak şarapta uzmanlaşmayı seçtim.  Girişimci bir aileden geldiğim için kendi işimi kurmak, başarılı olmak ve şarap konusunda sadece Türkiye’de değil dünyada da bir yerlere gelebilmekti amacım. Bu sebeple dünyada şarap eğitiminde önemli bir yeri olan Wine&Spirit Education Trust’ın (WSET) Londra’daki merkezinde Diploma eğitimi almaya karar verdim. Bu eğitimi Türkiye’den tamamlayan ilk kişi olmaktan ve pek çok kişiye Diploma programına başvurma konusunda öncülük etmiş olmaktan kendi adıma gurur duyduğumu söylemeliyim. WSET Diploma eğitimime devam ederken sonraki adımı Master of Wine adayı olmak olarak belirlemiştim. Diploma sonrası Master of Wine Enstitüsü’ne başvurmadan önce Türkiye’deki şarap kariyerimde önemli adımlar atmayı planlamıştım aslında. Ancak bu adımların arifesinde yürürlüğe giren yeni alkol yasasıyla birlikte sektörde bir sarsıntı ve gerileme yaşanmaya başladı. Ben de bu nedenle diğer hedeflerimden bazılarını erteleyip Master of Wine Enstitüsü’ne başvurumu biraz daha erkene çektim.  

Master of Wine olmak için karar verdikten sonra Master of Wine olabilmek için sizi nasıl bir yol bekliyordu? Şuan ne aşamadasınız? Daha ne kadar yol kaldı?

2013 yılında WSET Diplomamı aldıktan hemen sonra Master of Wine  Enstitüsü’ne  başvurdum. Giriş sınavını kazanarak 2014 yılında Enstitü’ye Türkiye’den kabul edilen ilk kişi oldum. Fakat hayatımda heyecanlar ve zorluklar hiç eksik olmaz. Bu kez de ailemde yaşanan beklenmedik ve çok ciddi bir sağlık sorunu sebebiyle daha işin başında, ilk yılda eğitimime ara vermek zorunda kaldım. Çok değerli mentorüm Dilek Caner MW ile birlikte aldığımız bir kararla bütün programlarımı ve önceden yapılmış seyahat planları ve rezervasyonlarımı iptal ederek Enstitü’deki kaydımı dondurdum. Sağlık sorunları  yoluna girdikten sonra geçen yıl  Birinci Aşama eğitimime tekrar başladım. Bir yıllık eğitim döneminin sonunda yapılan teorik ve pratik(tadım) sınavı ilk girişte oldukça başarılı bir şekilde geçerek bu yıl İkinci Aşama’ya başlamaya hak kazandım.  Master of Wine Enstitüsü’nün İlk Aşama sınavında başarılı olamayanlar aldıkları sonuca göre ya bir yıl sonra sınava tekrar giriyorlar ya da Enstitü ile ilişikleri kesiliyor. Türkiye gibi şaraba erişmek, tatmak, MW tadım grupları oluşturmak, çeşitli tadım etkinliklerine katılabilmek açısından diğer ülkelerden gelen adaylara oranla çok daha dezavantajlı bir durumda olan bir ülkede yaşamama karşın özellikle tadım sınavından aldığım çok iyi sonuç beni asıl sınav konusunda oldukça cesaretlendirdi. Şu an Master of Wine olma yolculuğunda İkinci Aşama’dayım. İkinci Aşama’nın en önemli kırılma noktası olan bir haftalık Bordeaux Semineri’nden henüz döndüm. Bu seminer yoğun tadım ve teorik derslerden oluşan bir program içeriyor ve katılımcıların bazıları için henüz sınav aşamasına gelmeden bir tür psikolojik bariyer niteliğinde. Benim açımdan Bordeaux Semineri, seminer programı sürecindeki performansımı değerlendiren şarap dünyasının duayen MW’larının beni Master of Wine olarak aralarında görmek istediklerini belirttikleri bir ekstra motivasyon dönemi olarak gerçekleşti. Enstitü’de İkinci Aşama’yı tamamlamak için  4 günlük zorlu tadım ve teori sınavlarından geçmek gerekiyor. Üç gün boyunca sabahtan öğlene kadar 12’şerlik 36 şarabın kör tadımını ve üç günün öğleden sonraları ve dördüncü günün tamamında toplamda 13 adet teorik içerikli yazılı sorusunu içeriyor bu sınav. Kör tadımlardan geçebilmek için çok kısıtlı bir süre içerisinde oldukça karmaşık ve uzun soruları yanıtlamak gerekiyor. Sadece şarapları doğru olarak bilmek yetmiyor, şarapları betimlemek için yazdığınız her bir kelimenin gerçekliğini şarap terminolojisine dayanarak inandırıcı bir biçimde kanıtlamak zorundasınız. Mottomuz ; dedektif gibi tat, avukat gibi savun. Tabii bunu yaparken de bir sprinter kadar hızlı ol. Teorik bölümde ise soruları bir makale yapısı içerisinde yanıtlamak gerekiyor. Teorik sınavın kapsamıyla ilgili olarak kısaca şarapla ilgili her şey diyebilirim. İkinci Aşamadaki teori veya tadım sınavından birini geçebilmek için üç hak tanınıyor. Bu üç hak süresinde herhangi bir bölüm geçildiği takdirde diğer bölümü geçebilmek için iki hak daha veriliyor. Kısacası İkinci Aşama sınavına girdiğiniz andan itibaren 3 ya da 5 yıl içinde sınavları vermeniz gerekiyor. Hem teori hem tadım sınavını geçtikten sonra ise yolculuk bitmiyor. Üçüncü Aşama olan tez aşamasına geçiliyor. Böylelikle bu uzun, yıldırıcı ama bir o kadar da zevkli sürecin sonuna geliniyor. Benim önümde şu an İkinci Aşama sınavı var. Kendi planlamalarıma göre yeni bir aksilik olmazsa 2-3 yıl içerisinde bu aşamayı tamamlayacağım. Daha sonra da Üçüncü Aşama’da hali hazırda Enstitü tarafından onaylanmış olan Türk Şarapçılığı ile ilgili tezimi hazırlayacağım. 


Birde şaraba olan ilginizi sormak isterim. Şarapla tanışmanız nasıl oldu? İlk içtiğiniz ilk şarabı hatırlıyor musunuz? 

 Şarapla ilk tanışmam Amerika’da lise son sınıfta okurken o dönemki en yakın arkadaşım Jocelyn’nin doğum gününü kutlamak için açılan bir Napa Cabernet’siyle oldu. Yaşımız alkol tüketimi için uygun değildi, ama ailesi yanımızda olduğu için yasaları çiğnemiş sayılmazdık. Arkadaşımın babası bir conneisseur’dü, şarabın yılını veya üreticisini hatırlayamıyorum ama çok zarif bir şarap olduğunu oldukça net hatırlıyorum. Şarapla olan asıl yakınlığım ise Bozcaada’daki bağ evimizde kendi bağımızdan ve farklı bağların üzümlerinden yaptığımız ev şarapları ile başladı. Bu yıl 11. Bağ bozumumu yapacağım Bozcaada’da. 


Master of Wine olabilmek için güçlü bir şarap deneyimi gerekiyor. Profesyonel ilginizin dışında kişisel olarak sevdiğiniz şaraplar, bölgeler, üzümler nelerdir? 

Şarap eğitimime başlar başlamaz Avrupa’daki şarap bölgelerini ziyaret etmeye başladım. Bazı bölgeleri 3-4 kez ziyaret ettim. Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Avusturya, Almanya, Yunanistan gibi şarap ülkelerinin neredeyse bütün şarap bölgelerini gezdim. Bir yandan eğitim, bir yandan iş derken maalesef henüz Yeni Dünya ülkelerini ziyaret edebilecek zamanı bulamadım. Ziyaret etmesem de meftunu olduğum şarap bölgeleri arasında Stellenbosch, Central Otago ve Tasmania’yı sayabilirim. Görüp çok sevdiğim şarap bölgeleri arasında ise Northern Rhone, Burgundy, Loire, Alsace, Priorat, Douro, Bairrada ve Piemonte yer alıyor. Üzüm çeşitlerine gelince Riesling, Chenin Blanc, Alvarinho, Pinot Noir, Grenache, Baga, Xinomavro, Kalecik Karası, Öküzgözü ve Emir’i sayabilirim. Aslında o kadar çok var ki hangi üzümü yazmazsam sanki kalbi kırılacak gibi geliyor bana. Carignan’ı unutmayayım hele yaşlı bağlardan geliyorsa tadına doyum olmaz, üstelik iklim değişikleri sebebiyle yakın gelecekte bazı bölgelerin kahramanı olacak belki de. Şaraplar için de aynı şey geçerli aslında mekâna, zamana, mevsime, kiminle paylaştığıma, o anki duyguma göre değişir benim favorim. Mutlaka bir tane söylemem gerekirse, benim için dostluğun, emeğin ve azmin sembolü olan Espectacle diyebilirim.  Monsant’ın en yüksek rakımlı tepelerindeki 120 yaşındaki bağlardan müthiş bir emek ve özveri ile yetiştirilen Garnacha üzümlerinden yapılan ve teruarını olduğu gibi yansıtan harika bir şarap. Üstelik astronomik bir bedel ödemek zorunda değilsiniz bu şarabı içebilmek için. En son, yaratıcısı büyük şarap duayeni sevgili Rene Barbier ile birlikte 2014’ünü tattığımda içerdiği şeftali çiçeği aromalarıyla başımı döndürmüştü.   

Son olarak şarap yolculuğunuzda gelecekten beklentilerinizi, hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? 

Şarap yolculuğumda bundan sonraki ilk hedefim Master of Wine ünvanını alabilmek. Umarım bunu başarabilirim. Elbette şarapla ilgili öğrenimim ömür boyu sürecek, daha gezilecek görülecek çok şarap ülkesi ve bölgesi, tadılacak çok şarap ve tanışılacak harika şarap insanları var. Uzmanlaşmak istediğim şarap ülkeleri var. Eğer ülkemiz normale dönebilirse Türkiye’de de gerçekleştirmek istediğim birçok hedef ve proje var.     

Yorum