Güzel Tatlar Eşliğinde Kos Adası

Kos’a  birkaç günlüğüne gitmeye karar vermemizdeki en büyük etken, Annemin dedesinin bir zamanlar oradan İzmir Karşıyaka’ya yerleşmesi oldu. Zaten son yıllarda iyice moda olan Yunan adaları seferlerine biz de dahil olalım dedik ve bir sabah erkenden Bodrum’a doğru yola çıktık. Ahmet ile her yolculuk bir başka macera olduğu için bizim ve tabii herkesin gittiği yolu değil de adeta kendimizi kaybolma duygusu ile test ettiğimiz Lambrada yolunu tercih ettik. Böylece yolu bir saat daha uzattık bununla da kalmadık, zamanında Efes antik kentinden daha büyük olduğu söylenen, tabelaları olan ancak yolu olmayan Lambrada’nın dağ yollarında bulduk kendimizi… Milas’a yaklaşırken medeniyetin o kadar da kötü olmadığını hatta gerekli olduğunu hepimiz hissettik ve ya bizim grubun bünyesi buna uygun değildi herhalde… Ama burada keşfettiğimiz Lambrada suyu da güzeldi.

Turgutreis’den feribota bindiğimizde hava çok sıcaktı ve henüz sabahın dokuzuydu, Kos’a vardığımızda sıcaklık daha da arttı. Deniz kenarında olduğu için otelimize yürüyerek geçtik, muhteşem bir manzara deniz, Bodrum ve Kos Kalesi bizi bekliyordu… Annem ve babam yorgunluk kahvelerini içerken, Mytoslarımızı yudumlamaya başlamıştık. Her Yunanistan gezimizde bu birayı pek severek içeriz.

Turistik yerlerde genellikle olan küçük tren ile bir şehir turu yapmak rüzgâr estiği için çok keyifli oldu. İnince artık öğle yemeği vakti gelmişti, adada olduğumuza göre deniz ürünleri yemeliydik. Sevimli bir balık tavernası seçtik; Kalymnos. Akşamları müzik de varmış, biz Kos’lu şarap üreticisi İnam Belos Şaraplarının Grenach ve Syrah dan yaptığı 2011 rose şarabın yanında kalamar tava, ahtapot ızgara, adada mutlaka yenmesi gereken karides saganaki, salata ve kabak kızartması yedik. Hepsi çok lezzetli idi ancak karides hem sunum hem de lezzet olarak çok çok iyiydi. Domates, biber ve sarımsak ile lezzetlendirilmiş karides, bizim karides güveçlerde  olduğu gibi kalitesiz mantar ve kaşar peyniri ile ziyan edilmemişti. Bize servis yapan beyefendi, Türkçe biliyor ve her sene kışın Türkiye’nin şehirlerini ziyaret ediyormuş, özellikle sebzelerin Türkiye’den geldiğini anlattı. Peynirleri yine çok lezzetliydi, yemek sonrası reçelle birlikte tatlı olarak gelen süzme yoğurtları da öyle… Fiyatlarsa bize kıyaslanmayacak ölçüde makuldü… Yemekten sonra tam bir adalı gibi davranarak, dinlenmek için odalarımıza geçtik ve akşam alışveriş için buluşmak üzere ayrıldık.

Akşamüzeri altı gibi biraz alışveriş için dolaşmaya başladık. Buraya gelmişken ünlü Hipokrat ağacını görmeden olmazdı tabii, ağacın etrafında dolaşırken Platanos adında hem restaurant hem de music bar olan hoş bir mekân ve bu mekânda craft biralar keşfettik. Tabii tatmazsak olmayacaktı, Bu leziz biraları tadarken, rüzgar hafifçe esiyor, bize iyi ki buradayız hissini veriyordu.1997 yılında Atina kuruluna bu küçük üretici Carft Microbrewery’in harika biralarından ben Craft Red Ale içerken, Ahmet önce Craft Wiess sonra da dayanamayıp bir Craft Pilsner içti. Bu şık mekâna belki yarın yemek yemeğe geliriz diye düşünerek oradan ayrıldık. Daha sonra oldukça büyük bir kavı olan Hartofilis’e giderek şaraplardan şarap beğendik ve bazılarını satın aldık…

Akşam yemeği saatimiz geldiğinde, burada geçireceğimiz tek akşam olduğu için iki farklı mekanda  bir şeyler yiyip içtik. Önce  bir beyaz şarap Tsantali’nin 2011 rose  ve mezelerle başladığımız yemek yine bir balık tavernasında  güzel bir Kos’da çok yaygın olan İnam Belos Şaraplarının  başka bir rosesinin 2011 rekoltesi, yunan salatası, barbunya pilaki ve sardalye ile devam etti. İlk mekanı çok sevmesek de ikinci mekan da her şey başarılıydı..Metaxa içmeyi ise kısa bir yürüyüş sonrası varacağımız otele bıraktık…

Ertesi sabah otelimizde kahvaltı yaptıktan sonra, biraz hediyelik eşya ve buraya özgü eşyalar satan dükkânları gezerek alışveriş yaptık. Artık dün beğendiğimiz Platanos’a giderek, feribot saatimize kadar uzun bir öğle yemeği yiyebilirdik. Yine  İnam  Belos şaraplarına Assyrtiko üzümleri ağırlık 2011 kupajı güzel bir beyazla başladığımız yemekte; önce masamıza gelen domatesli zeytin ezmesi ve cacikinin modern yorumuna, sonrasında farklı bir yorumla sunulan Yunan salatası ile devam ettik. Burası geleneksel Yunan Tavernalarından biraz daha şık ve biraz daha dünya mutfağı ile barışık bir yer. Ancak yemeklerin kalitesi, servisteki  başarısı ile Alpha Guide girmeyi başarmış, ünü haklı olarak artmış bir mekan.

Ve iki farklı şekilde pişirilmiş balık; biri kağıtta sebzeler ile birlikte, diğeri ızgara, yanında buharda pişmiş sebzeler eşliğinde yedik. Bu arada şarabımızda Butterflies Rose 2011 olmuştu.  Yemeğimizi şık sunumlu bir meyve tabağı ile sonlandırdık… Kos Adası’ndan güzel tatlar eşliğinde,  sıcak bir günde ayrıldık…..

7/17/2012
Yorum