Trakyada Bir Bağbozumu:Chateau Nuzun

Eylül ayının ortalarında sıcak ve güneşli, ancak yol boyunca yoğun sisin de yer yer hakim olduğu bir Cumartesi günüydü. Sabahın erken saatlerinde İstanbul’dan ayrıldıktan tam bir buçuk saat sonra ulaştım Tekirdağ yakınlarındaki Çeşmeli köyünde bulunan Chateau Nuzun bağlarına. Yamacın üst kısmında şarapların işlendiği tesisin yer aldığı yapı ve onun güneyine doğru uzanan bağları ile İtalya’nın Toskana bölgesini andıran bu sakin ve huzur verici ortam İstanbul’un yorucu yoğunluğundan sonra, ilk anda insanı büyülemeye yetiyordu. Burada, 145 dönüm arazi üzerine kurulu bağlarda yetiştirilen Cabernet Sauvignon, Merlot, Syrah, Pinot Noir, Zinfandel ve Öküzgözü üzümlerinden sadece kırmızı şaraplar üretiliyordu.


Chateau Nuzun’un sahibi ve şarap üreticisi Necdet Uzun, eşi ile birlikte uzun süre Amerika Birleşik Devletlerinde bulunmuş. İlk şarap tutkusu da orada başlamış. Sonrasında Tekirdağ’a dönerek bu bağları kurmuş ve üretimin ilk yıllarında Trakya’da meydana gelen doludan Chateau Nuzun bağları da etkilenmiş. Ancak dolu sonucundaki düşük verim Necdet Bey’in “dolu şarabı” olarak adlandırdığı Chateau Nuzun 2009’un eleştirmenler tarafından ülkemizde üretilen “en iyi kırmızılardan biri” olarak nitelendirilmesini de sağlamıştı.
Köyün içinden geçip, son kısımdaki toprak yoldan bağlara ulaştığımda Necdet Bey bağbozumuna gelen misafirleri karşılıyordu. Sonrasında, havuz başındaki çardağın altında poğaçalar eşliğinde sabah kahvaltısı sırasında koyu bir sohbet başladı. Ardından Necdet Bey’in açıklamaları ile birlikte görev bölümü yapıldı; üzüm kesiciler makaslarını alarak Cabernet Sauvignon üzümlerinin yer aldığı 9, 10 ve 11 numaralı sıralara doğru ilerlediler. Diğer bir görev ise kesilen üzümlerle dolan kasaları sıraların başına, taban araziye taşımak ve traktörün toplaması için hazırlamaktı.

Hasat Eylül başlarında ilk olgunlaşan Pinot Noirlarla başlamış. Eylül ortalarına gelindiğinde artık bağlarda sadece Cabernet Sauvignon üzümleri kalmıştı, onların hasatı da gün sonunda bitecekti. Kesim işlemi büyük bir coşku ile yapıldıktan sonra, traktörlerin taşıdığı kasalar tesisin arkasındaki sap ayırma ve çatlatma makinasına aktarıldı. Topladığımız üzümlerin işlenmesinin ilk aşamasını da izledikten sonra, binanın iç kısmına geçerek Necdet Beyin şarapların üretimindeki yardımcısı Müge Hanım’dan bilgi aldık. Binanın iç kısmında üzümün işlendiği bölüm, dış ortama göre daha düşük bir kotta bulunuyordu. Böylece herhangi bir pompalama işlemine gerek duyulmadan, cibrenin yer çekimi etkisi altında doğal akışı ile fermantasyon tanklarına aktarılması mümkün olmaktaydı.

Birkaç yıl önce Kaliforniya’da Opus One bağlarını gezerken, bağlardan topladıkları üzümleri kasalar içerisinde binanın üst katına helezon şeklindeki konveyörlerle çıkarttıklarını ve daha sonra da en üst kattan aşağıya doğru şarap işleme prosesini sürdürdüklerini görmüştüm. Üzümü stres altına sokmadan işlemenin ve yer çekimi etkisi altında aktarımını sağlamanın önemini vurgulamışlardı. Son yıllarda ülkemizde bazı üreticilerin de aynı tekniği kullandığını biliyorum. Chateau Nuzun da bunlardan biri, hem de burada daha doğal bir hat izlenmekte.
Şarap üretim tesisini gezdikten sonra günün en heyecanlı aktivitesine, şarap tadımına gelmiştik. Geniş pencereli tadım odası, tesisin güneyine, bağlara bakan kısmına yerleştirilmiş. Önce roze ile başlayıp, cabernet sauvignon, shyrah ve çeşitli kupajları tattık.
Tadım sonrasında gene havuz başındaki çardağın altında hep birlikte öğle yemeği yedikten sonra Chateau Nuzun’dan ayrıldım. Keyifli bir günün ardından İstanbul’a dönüş yolunda, bu sefer yoğun trafikte giderken, bu özgün şarapların üretimindeki başarıda Necdet Bey’in mütevazi ve olumlu kişiliğinin de önemli payının olduğunu düşünüyordum.

 

10/5/2012
Yorum