İtalya’dan Bir Şarap Ailesi Öyküsü

Chianti denilince aklıma güzel manzaralar ve yeme içmeden başka bir şey gelmiyor. Hamur işleri, spagetti, pizza ve Chianti şarapları birbirilerini tamamlayan unsurlar. Sangiovese üzümünden yapılmış Chianti şarapları, özellikle Classico Chianti ve Brunello di Montelcino son yıllarda İtalya’nın dünyadaki en önemli elçilerinden.
Dün akşam Checci şaraplarının sahibi Cesare Cecchi ile sohbeti çok hoş bir masada beraber olmanın keyfini yaşadık ve her yıl 8-9 milyon şişe ürettikleri şaraplarının öyküsünü dinledik. Cecchi ailesinin yüz yıllık öyküsü çalışmaya, araştırmaya ve dünyaya açılmaya dayanıyor. En kaliteli şaraplarının üzerinde Siyah Horoz damgası var. Siyah horozun anlamını sordugumuzda hikayenin çok eskilere, Orta Çağ’a uzandığını anlıyoruz.
O dönemlerde Firenze ve Siena kentleri arasında, verimli Toscana topraklarına sahip olabilmek için kanlı savaşlar olurmuş. Sonunda akan kandan bıkan kent ileri gelenleri sınır sorununu bir yarışla çözmeye karar vermiş. Biri Firenze diğeri Siena’dan tan vakti horoz ötüşüyle yola çıkacak iki şovalyenin buluştuğu nokta sınır olacakmış. Sienalılar beyaz bir horoz seçmişler ve sabah daha güçlü öter düşüncesiyle onu bir güzel beslemişler. Firenzeliler ise siyah horoz seçip, hayvanı aç bırakmış. Yarış sabahı açlıktan midesi guruldayan siyah horoz vaktinden önce ötmeye başlamış. Karnı tok beyaz horoz ise mışıl mışıl uyumuş. Firenzeli şovalye bu nedenle erken yola çıkmış ve Siena kenti surlarından 12 km. uzakta rakibi ile buluşmuş. Böylece Firenze Cumhuriyeti tüm Chianti’yi topraklarına katmış.
Şaraplarıyla dünyaca ünlü Chianti aslında Toscana’nın bir alt bölgesi. Chianti şaraplarını nasıl bilirsiniz dediklerinde aklıma ucuz olduğu için şişe camı ince yapılarak fiyattan tasarruf edilmiş ama kolayca kırılmasın diye de şişe hasırla sepet gibi örülmüş şaraplar geliyor. Bir de Fikret Mualla resimleri. Fikret Mualla’nın şaraba olan sevgisi ve düşkünlüğü iyi bilinir. Resimlerinde nerede bir şarap şişesi çizse bu bir Chanti şişesi oluyor. Bunun temel nedeni de bu şarapların dünyanın en ucuz şarapları arasında olması. Fikret Mualla’nın da yaşam şartlarına bakıldığında pek pahalı şaraplar içmesinin mümkün olmadığı da çok iyi anlaşılır. Ama bu şaraplar yıllar içinde İtalyan şarapçılığının çok süratli gelişmesiyle birlikte çok kaliteli şaraplar dönüştü. İtalya Fransan’ın apelasyon sistemini örnek aldı. Kaliteyi öne çıkartabilmek için yeni sınıflama yapıldı.Tabii ki hala Chianti’de ucuz sofra şarapları var, hem de çok fazla. Ama çok kaliteli şarapları da var artık. Adını dünyaya duyurmuş şaraplar. Örneğin Sassicaia, yüzlerce dolar verilerek alınan ve süper toscan denilen bu şarabın hikayesi uzun ve bu hikayeyi anlatmak yerine Cecchi‘leri anlatayım biraz.Cecchi markası 1893’ten beri İtalya’da ve dünyada şarapçılıkla eşdeğer.
Herşey Luigi Cecchi’nin o yıl profesyonel şarap tadımcısı olmasıyla başlıyor. Tadımcılık mesleği İtalya’da henüz bilinmezken Luigi Cecchi, üretilen şarapların kalitesinin ölçümü sayesinde İtalyan şarapçılığının çıtasının dünya pazarında yükseleceğini fark ediyor. 1900’lerin başında oğlu Cesare onunla çalışmaya başlıyor. Birlikte Cecchi etiketli ilk şarabı piyasaya sürüyorlar. Ulaslararası prestiji kazandıktan sonra sıra ileriye dönük atımlara geliyor ki bunu yapan da torun Luigi oluyor. Luigi Cecchi teknolojik inovasyonlar, yeni toprakların keşfi konusunda sivriliyor.Günümüzde firmayı yönetenler Andrea ve Cesare Cecchi. İki kardeş atalarının mirasına sahip çıkıyor. Biz de Cesare ile birlikte oturup biraz konuştuk;

MÖ: Bize ailenin hikayesini anlatır mısınız?
Bizim şarap hikayemiz bir aile hikayesidir. 1903’te dedelerim kurmuşlar ve İtalya’nın yurt dışına şarap ihraç eden ilk şaraphanesi olmuşlar. Şimdilerde ürettiğimiz 8-9 milyon şişenin yarısın İtalya’ya yarısını yurt dışında 60 ülkeye satıyoruz. Şarabı uzun vadeli düşünen büyük bir işletme ve büyük bir aileyiz.
MÖ: Bize şarapçılığınızı anlatır mısınız?
İtalya’nın birçok bölgesinde bağlarımız var. En önem verdiğimiz chianti classico bölgesi. 30 sene kadar önce Scansano bölgesinden bağlar aldık. Scansao çok özel bir bölge, denize yakın. İklim üzümlerin çok güzel olgunlaşmasına izin verecek özellikte. Çok iyi sonuç alıyoruz. Umbria’da ve başka bölgelerde de bağlarımız var. Bu sayede 27 değişik ürün verebiliyoruz. Şaraplarımızın giriş segmentte olanları bile zarif, ince ve kolay içimli güzel şaraplar.
Aile olarak 300 hektar bağalanımız var. Dışarıdan da üzüm alıyoruz. Her şarabımızın özel bir hikayesi var. 60 ülkeye şarap satıyoruz.
Türkiye’ye şarap satmak nasıl?
Din ayrı bir kavram , inançlara saygımız var. Sorumlu bir şekilde içki içenleri de saygı ile karşılıyoruz.Güzel bir yemekle iyi eşleşmiş bir şarabın tadına bakmanın da yaşamda çok ayrıbir yeri olduğuna inanıyoruz.
Size göre en güzel şarap hangisidir?
Bana göre tek bir iyi şarap yoktur. Şartlara göre iyi şaraplar vardır. Bazen basit bir şarap bile çok güzel şarap olabilir. Bazen duruma göre daha kompleks bir şarap gerekebilir.
Türk şarapları hakkında bir şey söyler misiniz?
Bugün çok güzel 2 türk şirazıtattım. Ülkenizde şarap yapma imkanı çok yüksek. Siz uluslar arası pazara girebilecek niteliktesiniz. Güney Afrika gibi. Bunu nasıl yapacaksınız? bunun cevabını vermek zor. Ama neden olmasın?
Sizin için şarap nedir?
Benim için şarap yaşamdır. Ben daha yürümeye başladığımdan itibaren şişeler ve mantarlar arasında dolaştım. Şarap işi beni çok güzel insanlarla tanıştırdı. Şarabımızı ve zamanımızıpaylaştık.
Şarap yemek eşleşmesi nasıl olmalı?
Bazen sabit kuralları izlemeli bazen risk alıp yan yollara sapmalı, hatta yanılmalı. Bu şekilde çok güzel şeyler keşfedebilirsiniz.
İtalya için üzümün arkeolojik alanıdır denilir…
Sizin Anadolu’da olduğu gibi 1000’den fazla üzüm çeşidimiz var. Üretimde ise Fransa ile başbaşa gideriz.
Türk şarapseverlere şarabın tadını çıkarmalarını ama sorumlu içici olmalarını öneriyorum..

Yorum