Hakan Barçın

Şaraba Gönül Verenler

Hakan Barçın

Ahmet Gök: Keyif Notları’nda şaraba emek verenlerle söze genelde içtikleri ilk şarabı sorarak başlıyoruz. İçtiğiniz ilk şarabı hatırlıyor musunuz? Şarapla nasıl tanıştınız?

Hakan Barçın:Tam hatırlamıyorum, Ancak Ankara’da okurken, sevgilim terketmişti, Sanırım Çubuk Şarabıydı. Ne içtiğimden çok, keder aklımda kalan.:)

Şarabı keyifle yudumlamak varken zorlu bir süreci göze alıp şarap üretimine girmeye nasıl karar verdiniz? İlk bağlarınızın kurulum süreci ve bugün ki üretim kapasitenizden ve yaptığınız şaraplardan bahsedebilir misiniz?

2002 de, Foça Bağarası’nda, mübadele öncesi bir Rum    vatandaşımızın da üzüm yetiştirdiği topraklarda yeniden bir bağ kurduk. Cabernet Sauvignion Bornava Misketi dikmek istedik 20 dönüm gibi bir alana. Fidanların içinden bir de Sauvignon Blanc de çıktıJ.Tabii biz bunu 2 yıl sonra fark edecektik. O zamanlar Türkiye modern bağcılığın emekleme döneminde. Kısmet dedik, ne diyelim.
Birkaç yıl sonra, birkaç arkadaşımız da Merlot Syrah Öküzgözü Foça Karası diktiler. Foça Karası daha yeni yeni orjinine kavuşuyor. Biz de geçen yıl ilk kez kurduk, sonucu merakla bekliyoruz. Foça Karası, Bornova Misketine özellikle çok önem veriyoruz. Ancak en önemlisi iyi şarap yapmak. İyi üzüm, iyi şarap, iyi fiyat. Küçük, yerinde üretim ve –mümkünse- yerinde tüketim. Biz kaliteli bağcılığın da, şarapçılığın da küçük ölçekte olabileceğine inanıyoruz.

Kuşkusuz her üretici gibi kendi yaptığınız şarapları seviyorsunuz. Kendi şarabınız dışında sevdiğiniz şaraplar, bölgeler, üzümler nelerdir?

Son 5-6 yılda çok iyi şarap üreten firmalarımız oldu. Örneğin, Selçuk’da Yedi Bilgeler, Urla’da Urlice, Tekirdağ’da Umurbey şarapları gibi, ve her geçen yıl da atıyor. Bu çok sevindirici bir gelişme. Bir de köstekler olmasa…

Sevdiğiniz şarap ile yaptığınız, yapmaya çalıştığınız şarap arasında bir paralellik kuruyor musunuz? Yani sevdiğiniz şaraplar gibi şarap yapamaya çalıyorsunuz? Yoksa her şey doğaya mı bırakıyorsunuz?

Hani bir laf vardır ya, birçok şey için denebilir  “yaptığımın en iyisi, henüz yapmadığımdır” diye. Bu şarap yapma işi bir dipsiz kuyu. Sürekli bir yolculuk, bazen şarap size, bazen de siz şaraba söz geçiriyorsunuz. Ancak bizim ülkemiz için henüz daha çok yolun başındayız. Bu sadece şarapla da bitmiyor veya  aslında onla başlıyor. Bu bir kültür. Çok şey içeriyor. Yani tek yol yok. Bir çok yol var.

Foça yakınlarında keyifli bir Taşköy kurmuşsunuz. Bu güzel misafirperverliğiniz için teşekkür ederiz. Kısaca Taşköy tesislerini zeytinyağını ve verdiğiniz hizmetleri anlatabilir misiniz?

Ekte gönderdiğim yazıda* bu soruya yanıt var sanırım. Biz de size çok teşekkür ederiz. İlginize ve emeğinize cok teşekkürler.

*Foça antik çağdaki ününe tekrar kavuşuyor

Organik ürünlere dayalı bir yaşama inanan ve gelişmesine katkıda bulunmak isteyen bir grup arkadaşın dayanışması ile kurulan Taşköy, Foça Ilıpınar Köyü’nde Foça’yı tanıtan bir marka oldu.

Hakan Barçın, Halil Yalta ve Bilgi Aydınbelge isimli üç arkadaş üniversite yıllarında başlayan, üniversite öğretim üyeliğinde büyüyen hayalleri  Foça’da vücut bularak bir markaya dönüştü. Bu tesiste kendi üretimleri olan tamamı organik ürünlerin ve son derece doğal bir ortamın yaratıcısı oldular.

TAŞKÖY nedir diye soruyoruz, şirketin kurucularından ve Genel Müdürü  Hakan Barçın’a: “Doğaya, sağlığa, lezzete ve estetiğe açılmış bir penceredir, TAŞKÖY” diyor. Bu tanıma katılmamak elde değil. Foça’da bir sürü ilkelere sahip bu arkadaşlar, şirketlerinin adını adını Foça Organik LTD olarak koymuşlar. İlçede ilk organik tarımı başlatmışlar Kendi organik yetiştirdikleri zeytinlerini, üzümlerini yine organik metotlarla burada işliyorlar. Aynı zamanda bu işlekler bir sanat galerisini andırıyor. Herşey özenli ve titiz bir çalışmanın eseri olduğu çok açık. Bina tümüyle Akdeniz taş işçiliğinin çok nefis bir örneği. Bahçesinde tavus kuşlarının, ördeklerin tavukların koşturduğu, harika delice zeytin ağaçlarının gölgesinde kahvaltı veya etinizi kendi üretimleri olan şarabıyla yiyebileceğiniz nefis yemyeşil bir bahçe.

Üretimlerine gelince ; Zeytinyağında ve şarapta bu denli bir titiz üretim doğrusu çok ender görülen bir vaka. Gıda üstüne bu kadar olumsuz duyumlardan sonra bu tesisi gezmek insanı gerçekten çok rahatlatıyor ve bir o kadar da umutlandırıyor. Evet bizde de olabiliyormuş dedirtiyor.
Söz organik tarıma gelince “Bu çok kolay bir iş değil, nehrin tersine yüzmek gibi, aynı somon balıkları gibi. Ancak, nehri aştığınızda neslinizin devamını sağlayabilirsiniz”. Diyerek konuşmasına başlıyor Barçın. “Organik tarım da, temiz üretim de böyle bir şey, neslin devamlılığı için şart. Aynı zamanda bu  sadece yaşamın önemli bir alanı değil, yaşamı derinden etkileyen candamarı bir alan. Yer altı sularından tutun soluduğun havaya kadar organik tarımın olumlu etkisi var. Tabii bu tüketim çılgınlığına bir alternatif de aynı zamanda. Aksi taktirde GDO’lu yada sağlıksız ürünler çocuklarımızı zehirleyecek. Düşünün binlerce yıldır hiç bilmediğimiz ürünleri, hiç solumadığımız bir havayı ve suyu son 40 – 50 yıldır tüketmeye başladık. Bunun sonu nasıl bitecek belli değil. İşte kanserin artık bir nezle gibi algılandığı bir dünyada yaşıyoruz” diyerek sözlerini bitiriyor.

İşte Zeytinyağını ilk kez cam şişeye onlar koymuş. Zeytinyağının ve şarabın yerel önemini sadece üretimde değil, verdikleri eğitim, seminer gibi sosyal etkinliklerle de katkıda bulunup, bölgenin çehresini de değiştiriyorlar. Foça’nın 1924 mübadelesinden sonraki ilk şaraplık bağını kurmuşlar ve yine ilk şaraphanesinde geçtiğimiz yıl şaraplarını yapmışlar. Evet gerçekten de neslin devamı için bu uğraşlar boşa çıkmayacak gibi görünüyor.

Organik zeytinlerinin üretimlerini kendi yağhanelerinde, soğuk sıkımla, sanki bir ilaç üretir titizliğiyle gerçekleştiriyorlar. Bu öylesine duyarlı bir üretim ki, elde edilen ürün kadar dışarıya salınan atıklar da sonuna kadar düşünülmüş. Son yıllarda doğanın kirletilmesi korkunç bir hız kazanmışken, burada, TAŞKÖY’de  insan “bak böyle güzellikler de oluyormuş istenirse” deyiveriyor. “Burada hem soğuk hem de susuz sıkım gerçekleştirildiği için hem zeytinyağının kalitesi inanılmaz artıyor, hem de doğaya salınım minimize edilmiş oluyor” diyor Barçın.

Aynı zeytincilikte olduğu gibi bağcılıkta da iddialılar. Organik üzüm yetiştiriyorlar. Bunu şöyle anlatıyor Barçın “Organik tarım; aldığın kadar geri vermeye çalışmaktır. Yani sömürmek değil birlikte yaşamak. Organik tarımda, topraktan aldığınızı hem temiz alıyorsunuz hem de kirletmiyorsunuz. Dolayısı ile toprağı rahat bırakıyorsunuz, üzmüyorsunuz, aşırı yüklenmiyorsunuz;  o da size elinden geleni veriyor. Kimyasal kullanmadığınız için temiz ürün alıyorsunuz ve toprağı da kirletmiyorsunuz. Bir tür akıllı ve dürüst ortaklık ”.

Şaraphaneleri ise başlı başına bir sanat evi. Tertemiz bir ortam, içeriyi her şaraptan yayılan rüya gibi kukular sarıyor. Her ekipman krom malzemeden yapılmış. Her bir tankın üzerinde şarapların kimlik kartları var. Modern şarapçılığın gerektirdiği tüm ekipmanlar var. Her bir aşama ısı kontrolünde gerçekleştiriliyor. Foça’nın eski bağcılık ve şarapçılık geleneği tekrardan yeşeriyor burada.
Bir de Restoranları var. O da bu ürünlerin sunulduğu tertemiz ve şık bir taş binada Tüm mekanlar zaten taş ve el işçiliği ile inşa edilmiş. Özellikle kendi ürettikleri ürünleriyle dolu mutfaklarında sabahları kahvaltı bahçesi, daha sonra şarap-ete dönüşen lezzetleri de zeytinyağı ve şaraplarını aratmıyor. . Kahvaltıları zaten şimdiden tüm İzmir’in dilinde. Hakan Barçın “biz aslında çok fazla bir şey yapmamıza gerek kalmıyor, herşey etrafımızda, çevremizde, biz sadece onları temiz bir şekilde misafirlerimize sunuyoruz, hepsi bu” diyecek kadar da mütevazi.

Kendi üzümlerinden ürettikleri pekmezleri, Foça’da yetişen narlardan ürettikleri nar ekşisi ve bahçelerindeki fırınlarında pişirdikleri köy ekmeği de masalara yerel ve organik lezzetler katıyor. Çocuklar için güvenli bir şekilde dizayn edilmiş oyun alanı da bu yemyeşil saklı bahçede.

Ayrıca daha neler var, ufacık birkaç kümesten oluşan hayvanat bahçesi, zeytin ağaçlarını işledikleri küçük bir marangoz atölyesi ve bütün bunların yanında arzu eden bütün misafirleri tek tek gezdirip samimiyetle tadım yaptıran ve hizmet eden güler yüzler..

Yorum