Taner Öğütoğlu

Şaraba Gönül Verenler

Taner Öğütoğlu ve Ahmet Gök

Şaraba Gönül Verenler: Taner Öğütoğlu, şarap sektörünün; şarap dolapları, kadehte servis sistemlerinde dünya markalarını Türkiye’ye taşıyan isim olarak tanıdığı Taner Öğütoğlu, şarap tutkusu ve sektördeki çalışmaları üzerine; Ahmet Gök’ün sorularını yanıtladı… 

 Ahmet Gök:Şarap sektöründeki profesyonellerin ve şaraba gönül verenlerin sizi yakından tanıdığını biliyoruz. Keyif Notları okurları için kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Taner Öğütoğlu kimdir? 

Taner Öğütoğlu:İnsanın kendini anlatması zor. Nereden başlasam sorusu geliyor hemen akla. En baştan başlarsak; 1970 Istanbul’da doğdum. Daruşşafaka Lisesi mezunuyum. Daha sonra Marmara İngilizce işletmeyi derece ile bitirdikten sonra Koç Holding’de çalışmaya başladım. Üniversitede liderlerinden olduğum uluslararası bir öğrenci derneği vasıtası ile Kanada polis teşkilatından gelen davet üzerine 6 aylık bir proje için Kanada’ya gittim. Burada dünya şarapları ile tanışma fırsatım buldum. Yurda döndüğümde o zamanki adıyla Avrupa Topluluğu hukuku üzerine yüksek lisans yapmaya başladım. Dayımın daveti üzerine gemi inşaa sektöründe 4 yıl çalıştıktan ve daha sonra askerlik görevimi yaptıktan sonra sevdiğim bir alanda kariyer yapmaya karar verdim ve Doluca şaraplarında çalışmaya başladım. Sarafin, Karma ve DLC gibi çok keyifli projeleri üreten ekibin içinde yer aldım. Türkiye’de ilk defa şarap turlarını başlattık. Dördüncü yılın sonunda ayrılarak kendi danışmanlık şirketimi kurdum. Danışmanlık yaparak geçimimi sağlamanın güç olacağını düşündüğüm ve bana keyif verecek bir ticaret alanıda ekledim. Misyon olarak 3 hedef belirledim. Tüketim tarafında; kaliteli şarabın tüketimini mümkün kılacak altyapının evlerde ve horeca’da oluşturulması… Üretim tarafında küçük ve orta ölçekli üreticilere markalaşma ve üretim teknolojilerinde destek olma ve üçüncü ve son olarak Türkiye şaraplarını temsil edecek jenerik bir marka oluşturma… Danışmanlık tarafında ilk hizmet verdiğim firma bir fuar şirketi oldu. Gourmex fuarıyla başladım ve daha sonra Wine İstanbul fuarını yarattım. 800 m2’lik alandan 2 yıl gibi kısa sürede 4.000 m2 alana büyüyen fuar çok başarılı giderken fuar firmasının satın alınması neticesinde görevimden ayrılmak zorunda kaldım ve fuar sonraki yıllarda yapılamadı. Geçmiş iş hayatım %90 oranında Wines of Turkey’nin kurulması ve geri kalan alanda da şarap dolabı ve akseusarları gibi unsurların ticareti ile geçti. 2000 yılından buyana bahsettiğim bu 3 başlık üzerinde çalışıyorum. Süreç içerisinde şahıs şirketi olarak kuduğum Fidelity Danışmanlığı, Gustobar AŞ ‘ye dönüştürdüm ve bu isim altında faaliyetlerimizi yürütüyoruz. 

 Şarap ve şarap teknolojisini yakından takip ediyorsunuz Coravin, Wineemotion, İfawine, Vinturi … gibi markalarında ülkemizdeki temsilciliğini yapıyorsunuz? Şarap sektöründe bu yenilikler dünyada ve ülkemizde nasıl karşılanıyor? 

Şarap yaşayan bir içecek. Ve keyif unsuru. Bu nedenle doğru saklanması ve sunulması gerekiyor. Aksi taktirde bozulabiliyor veya verdiğiniz paranın karşılığını alamıyorsunuz. Potansiyelini maksimize etmeden tüketmek durumunda kalıyorsunuz. Çoğu kişi bunun farkında olmadan tecrübe ediyor ve bu nedenle şarap toplumda tümüyle anlaşılmış ve sevgiye değer bulunmuş, tercih edilen, edilebilen bir içki olamıyor.Şarap profesyonellerinin görevi, öncelikle hatasız şarap ürtemek, bunun üzerine karakter eklemek ve daha sonra bunu mümkün olan en ideal şartlarda tüketicinin beğenisine sunmak. Gustobar olarak biz işimiz gereği dünyayı bu alanda takip ediyoruz. Fuaralara gidiyoruz, uluslararası medyayı ve kanaat önderlerini günlük olarak takip ediyoruz ve yeni çıkan ürünleri belli filtrelerden geçirerek ve fiilen test ettikten sonra uygun görüyorsak ithalatını yapıyor tüketicilerin ve profesyonellerin faydalanmasını sağlıyoruz. Bugün Türkiye’ye getirdiğimiz sistemler Türkiye’de hakkıyla kullanılmaya başladığında şarap tüketimi %200 oranında ciro bazında artabilir. Ne yazık ki evlerde ve horeca’da Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunda şarap tüketimi olması gereken normlara uygun yapılmıyor. Bunun nedeni içinde şehir efsanesi olan yanlış bilgiler, eksik altyapı veya mevcut altyapının hatalı kullanımı gibi sebepler var. Örneğin şarapla su içilmez son derece yanlış bir inanış Türkiye’de şarap tüketimini kötü etkileyen önemli bir faktör. Kırmızı şarap ortam sıcaklığında içilir diyerek şarabı 24-25 derecede veya üzeri içmek son derece yanlıştır. Özellikle kırmızı şarabı havalandırmadan içmek bir nevi gastronomik bir cinayettir. Şarabın aromalarını iyi ifade edemeyecek bir kadehte içmek şaraba büyük bir haksızlıktır. Şarabın bu bahsettiğim faktörlerin biri veya birkaçı ile birlikte tüketilmesi durumunda insanların şarabı gerçek anlamda beğenmeleri ve gereken düzeyde tüketmeleri mümkün değildir. Işte bu çerçevede günümüz koşullarında şarap tüketimini ideal koşullarda yapılabilmesi gerekli altyapıyı sunuyoruz. Coravin mantarı açmadan şarabın her gün bir veya iki kadeh tüketilmesini ve aynı zamanda şişede kalan şarabın bozulmasını engelleyen bir sistem. Her şarapseverin evinde bir Coravin olduğunu düşünün…. İnsanlar endişe duymadan istediği şaraba ulaşabilse… Eve gittiğinde şarabını israf etmeden içme rahatlığı olsa şarap tüketimi Türkiye genelinde artmaz mı? 

Mekanlarda Coravin ile üst düzey şaraplar kadehte serviste sunulsa ve tüketiciler kült şaraplar ile tanışabilse, tüketime faydası olmaz mı? Wineemotion gibi bir sistemle kadehte şarap servisi geliştirilse ve insanlar gönül rahatlığı ile sipariş verilse, açılan şaraplar bozulmadan servis edilebilse tüketim artmaz mı, işletmelerin giderleri düşmez mi? iFAVINE akıllı decanter ile; 3 saat havalanması gereken bir şarabı, gittiğiniz restoran 3 dakikada havalandırsa, şarabın tüm aroma ve bukesi ortaya çıksa, insanlar bir şişe yerine iki şişe de içebilirler…  ….gibi bu örnekler tüm ürünlerimiz için türetilebilir. Tüm bu yenilikler dünyada şarap camiasında çok hızlı bir şekilde yayılıyor ve önde gelen mekanların vazgeçilmezleri arasına giriyor. 

 

Ülkemizde ki dinamikler farklı. Türkiye’de özellikle son 3-4 yıl içinde macro politik ve ekonomik problemlerin üzerine gelişen turizmdeki büyük daralmaya istinaden işletmelerde büyük finansal problemler yaşanıyor. Yatırım iştahı yok. Kaliteli servis öncelik değil ve %99 günü kurtarmak amacında… tabii istisnalar ve vizyon sahibi işletmelerde var. Örneğin Kadıköy Moda’da küçük bir mekan olan Beppe Pizzeria bunlardan biri. Mekanda profesyonel IP şarap dolapları, Coravin kadehte şarap servis sistemi, iFAVINE akıllı decanter, Zalto kadehleri gibi dünyanın en üst düzey şarap servis alt yapısı kullanılıyor. Suvla Kanyon mağazası aynı şekilde…  Ekonomi ve politik ortam daha stabil hale geldikçe yatırım iştahı artması ile birlikte butip olması gerekli alyapıların tüm işletmelerde standart haline geleceğine inanıyoruz. 

 

Uzunca bir süre Wines of Turkey ile şarap üreticilerimizle ortak çalışmalar yürüttünüz. Kısaca Wines of Turkey çalışmalarınızı anlatabilir misiniz? Bu çalışmalar ışığında Türk şaraplarının dünya pazarında şansını nasıl değerlendirirsiniz? 

Wines of Turkey kurucusu olduğum, Türkiyenin şarap üreticilerinin uluslararası platformda çatı platform olan bir marka. Tabii, bu çalışmaları kısaca anlatmak zor ama özetlemeye çalışayım.Hazırlık çalışmaları 2004 yılında başladı ve 2008 yılında ilk defa bir marka olarak İngiltere’de yapılan bir fuarda fiilen görücüye çıkmış oldu. Belirlemiş olduğumuz USP’ler olan; üzümün, bağcılığın Anadolu’dan çıkmış olması, 1.200 civarı farklı üzüme ev sahipliği yapıyor olması, gastronomi gibi faktörler üzerine çalışmalarımızı geliştirdik. Hedef Pazar olarak İngiltere belirlendi. Kanaat önderlerini hedefledik.Türkiye’nin modern yüzünü mikro ve makro anlamda öne çıkardık. 2011 yılında Turizm Bakanlığının da 24.000 Pound’luk desteği ile Londra’da büyük ses getiren bir etkinlik olan “Discover the Roots” Konferans ve tadımını organize ettik ve bu etkinlikten sonra Türk şarapları ilk defa uluslararası prestijli bir zincir olan M&S’da listelendi ve daha sonra bu süreç diğer prestijli zincirlerde ve restoranlarda listelenmelerle devam ettti. 2012 yılında, Turizm bakanlığından aldığımız 50.000€’lık destek ile İzmir’de “European Wine Bloggers Conference” Konferans ve Tadımını organize ederek tüm dünyadan gelen kanaat önderlerine Türk şaraplarını tanıtma imkanımız oldu.

Le Figaro, Harpers, Dekanter, Wine Spectator gibi dergi ve gazetelerde sayfalarca haber, sosyal medyada binlerce paylaşım, fotoğraf ve videolar yayınlandı. Jenerik markanın oluşturulması, geliştirilmesi için yıllarca gece/gündüz çalıştık. 2008-2013 yılları arasında “Wines of Turkey” (WOT) jenerik markası, şarap konusunda dünyaca ünlü kanaat önderleri arasında tanınır bir marka haline geldi ve en iyi “Emerging Regions” arasında gösterilmeye başlandı. Şarap ihracatı değer olarak bu yıllar arasında “€” bazında tüm dünyada ortalama (litre başına) %83 ve öncelikli hedef pazar olan İngiltere’de toplam ihracat değeri %285 arttı.  Son olarak, WOT çalışmalarının %75 oranında devlet desteklerinden faydalanma imkanını oluşturduğumuz aşamada 2014 Mayıs ayında çalışmaları tümüyle Şarap Üreticileri Derneğine devrettim ve görevim sona erdi. 

Ronan Sayburn MS, İsa Bal MS Taner Öğütoğlu
Ronan Sayburn MS, İsa Bal MS Taner Öğütoğlu

 

Türkiye temsilciliğini üstlendiğiniz International Wine Challenge’dan sonra geçtiğimiz günlerde; Türkiye Sommeliers’ Selection 2017 isimli tadım organizasyonunu düzenlediniz. Bu tarz organizasyonların sektöre katkılarını nasıl değerlendirirsiniz? 

Bildiğiniz gibi son yıllarda üreticilerin tüketicilerle buluşma imkanı oldukça azaldı. Bizim organizasyonal tecrübemiz ve konuya hakim olmamızdan dolayı yaptığımız organizasyonlar farklılık taşıyor ve büyük beğeniyle karşılanıyor. İnsanların şarap kültürünü geliştirebilecekleri mükemmel bir ortam yaratmaya çalışıyoruz. Burada odak ve öncelik şarabın kendisi oluyor. Horeca, perakende, üretici ve tüketici bir araya gelebiliyor. Özellikle yeni üreticilere için bir nevi lansman imkanı oluyor. Sommeliers’ Selection sonrası önemli ve prestijli bir perakende zinciri temsilcisi bizden etkinliğe katılan ve onların tanımadıkları üreticilerin bilgilerini rica etti bizde paylaştık tabii. B2B olarak bundan daha net bir fayda olamaz. B2C tarafından da fayda çok açık ortada 

Sektördeki profesyonel çerçevenizin biraz dışına çıkarak, kişisel olarak sevdiğiniz yerli ve yabancı üzümler, şaraplar, bölgeler nelerdir? Nerelerdir?  

Ben ideal bir şarap severim. Araba kullanmayı da çok severim. 1.200cc, 75 hp diesel motorlu bir arabayı kullanmak ayrı bir zevk, 2400cc, 195hp benzinli bir arabayı kullanmakta ayrı keyif verici bir unsur. Aynı şekilde farklı kategori ve çeşitlerdeki şaraplardan büyük keyif alıyorum. Beğenim tümüyle, ortam, saat ve moduma bağlı tabii. Şarap ayrıca yemekle veya solo içilebildiği için bu da seçimi çok etkiliyor. Güçlü, alkolü yüksek ve tanenli yeni dünya tarzı şarapları genellikle yağlı bir antrkot ve bonfile gibi yemekle tercih ederim. Bir kokteylde isem bir sauvignon blanc mükemmel olabilir…

Akşam üstü yorgunluk atmak için veya makarnalarla ve pizzalarla serin bir roze. Sofistike bir et yemeği veya peynir tabağı ile Bordeaux kupajları gibi örnekleri çoğaltabilirim. Meşe temasını seviyorum ama abartılması rahatsız edici oluyor tabii. Meyve karakterini kaybetmemesi gerekiyor iyi bir şarabın. Dikkat ederseniz özellikle bir marka belirtemiyorum çünkü bu konuda hiç bir saplantım yok diyebilirim. Günün birinde şarap üretirsem de bu yaklaşımım kesinlikle değişmez. 

Şarap sektörüne katkılarınız ve Keyifli Notları’na zaman ayırdığınız teşekkür ederiz. Bundan sonraki şarap yolculuğunuzda başarılar dilerken. Son olarak neler söylemek istersiniz? 

Türkiye’de çok zor günlerden geçiyoruz. Adeta ikinci bir Kurtuluş Savaşı veriyoruz. Bu süreçte şarap sektörünün birbirine destek olması ve iyice kenetlenmesi gerekiyor. Büyük küçük üretici, o bölge şu bölge gibi ayrımlara gitmenin vakti değil. Türkiye’deki şarap üretimi Fransa’daki bir köyün şarap üretimine denk denebilir. Stratejik olarak; yurtiçindeki pazarın büyütülmesi için gereken düzenlemeler el birliği ile yapılabilir. İhracata yönelik daha uzun vadeli ve tek bir marka altında tanıtımlara odaklanmak gerekmektedir. Sektörün gelişiminin insana ve zamana yatırımdan geçtiğini de unutmamak gerekir.Son olarak, Keyif Notları olarak yaptığınız son derece kıymetli çalışmalar ve bana bu imkanı verdiğiniz için size çok teşekkür ederim.

Yorum