Türkiye’nin Cabernet Sauvignon Efsaneleri

Son 25 yılda yapılmış 7 efsane şarap

Türkiye’nin Cabernet Sauvignon Efsaneleri

Cabernet Sauvignon’ların Anadolu serüveni yüzyıl öncesine kadar uzanıyor. Neredeyse dünyanın her yerinde yetişen en yaygın Fransa kökenli şaraplık üzümü, gittiği her coğrafyaya bir şekilde uyum sağlıyor. Ankara Üniversitesi’nden Prof. Arif V.Akman ve Prof. Turgut Yazıcıoğlu‘nun 1960 basımı ‘‘Fermentasyon Teknolojisi’’ kitabına göre, 1870’de İstanbul’un Erenköy semtinde Oeckerlin, Ali Paşa ve Rucani  adlı kişilerin Cabernet Sauvignon bağları kurduğunu ve toplam 70 hektarlık bağlardan 200 hektolitre şarap yaptıklarını öğreniyoruz. Şişesi 150-160 Franga satılan meşhur Erenköy şaraplarıyla başlamış serüven… Yine aynı tarih ve bölgede, İngiliz John Thomson da ilk Cabernet Sauvignon şarabı yapanlardan olmuş ve uzun yıllar sessiz sedasız Tekirdağ bağlarında yaşamaya devam etmiş…

1990’lı yılların başında Saroz Körfezi’nde Güven Nil’in kuruluşuna öncülük ettiği Sarafin Bağları ve Çeşme’de Gündüz Arel Çeşme Bağları, Bozcaada’nın Hayri Abisi Hermann Gareis’in Bağları ve Tekirdağ’da Güler Sabancı’nın Gülor Bağları…. Benim izini sürebildiğim Türkiye şarap tarihimizin ilk Cabernet Sauvignon bağları…

Sarafin Cabernet Sauvignon 1996 ise ilk şişelenen şarabımız oldu. Bunu, Çeşme Bağları üzümlerinden yapılan Pamukkale 1997, Sevilen 1998, Melen 2000, Tekirdağ Gülor Bağları’ndan Gülor 1998 ve Bozcaada’dan Yunatçılar 2001 izliyor… Çok uzun yıllar üretim izni alamayan Amadeus’un ve Bozcaada’nın Hayri Abisi’nin Hermann Gareis’in yaptığı, 1997 ilk evde yapılan Cabernet Sauvignon olarak şarap tarihimizde ki yerini alıyor.

Türkiye yolculuğa hızla devam ediyor, bağlarımız adeta Cabernet Sauvginon işgali altında kalıyordu. Biraz bu yönüne üzülsem de 25 yılda tattığım ve unutamadığım, bence Türkiye’nin 7 efsane şarabını ve onların kısa hikayelerini yazmaya çalıştım. Benim 25 yıllık şarap yolcuğumda unutamadığım efsane şaraplarım.

 

1-Çamlıbağ Bozcaada Özel Rezerv Cabernet Sauvignon 2002

2000 yılların başında Çamlıbağ markasını konumlandırma çalışmaları için, Haşim Yunatçı 1999 yılında Doluca’dan aldığı çubukları aşılayarak ilk bağını kurdu. 2002 yılında da yeni etiketiyle ilk şarabını yaptı. Sadece 2.500 şişe üretilen bu tek bağ şarabı, son derece güçlü, kuvvetli ve dengeliydi. Özellikle Bozcaada’ya gelenler arasında popülerleşti, değerini bilen bilmeyen şarap severler tarafından kısa sürede tüketildi. İnanılması güç ama Haşim Yunatçı, bu güzel şaraptan sonra tam 4 yıl monosepaj Cabernet Sauvignon şarabı yapmadı. Hasat ettiği üzümleri “rezerv” şişelemeye uygun bulmadığı için o yıllardaki üzümler Kuntra kupajında kullandı. Her yılına tanıklık ettiğimiz bu 4 yılın sonundan, 2006 yılından itibaren yeniden üretilmeye başlanıyordu, fakat 2006 ve sonrası hiçbir rekolte de 2002 yılının tadını alamadım…  Kazara kavında kalmış olanlar bence çok şanslı…

2-Sarafin Cabernet Sauvignon 2000

Türk şarap tarihinin en önemli projelerinden biri olan Sarafin Bağları, bugün sonsuzluğa uğurladığımız Güven Nil’in Ahmet Kutman ile kurduğu Sarafin ortaklığına ve bağların fazla bilinmeyen gizli kahramanı Aziz Karabatur’a saygı ve sevgiyle kadeh kaldırıyorum. 1996 yılında ilk rekoltesi satışı sunulan Sarafin Cabernet Sauvginon ile Türkiye serüveni başladı. Bence 2000, 2001, 2002 ve 2003’lü yıllar muhteşem yılları… Ne yalan söyleyeyim sonra ki Sarafin rekoltelerinden aynı keyfi alamadım…

Evet şaraplar çok güzel ama 2000 yılındaki sıcaklığı, zenginliği ve derinliği bir türlü yakalayamıyorum… Belki bunu biraz da şarabın ilk rekoltelerinin heyecanı ve şaraptaki değişim rüzgârlarını hissetmekle ilgili olsa gerek… İlk rekoltesinden beri takip ettiğim Sarafin Cabernet Sauvignon’ların benim için efsane yılı 2000. Sarafin Cabernet Sauvignon 2000 için o yıllarda Ahmet Kutman mütevazı konuşmuş ve şarabının 7-8 yıllanabileceğini Gusto Dergisi’nde ki bir söyleşisinde belirtmişti. 20.Yılında açmayı planladığım son magnum şişe uyanacağı günü bekliyor.

3-Büyübağ Cabernet Sauvginon 2005

Avşa Adası’nda kurulan Büyülübağ şarapları, Çeşme Bağları’ndan aldığı Cabernet Sauvignon’lardan 2 farklı şarap yaptı… Böylece İzmir’den Avşa Adası’na kara ve deniz yolculuğu yaşamış Cabernet Sauvignon şaraplarıyla tanışmış olduk.… Büyülübağ Rezerv Cabernet Sauvignon 2005 ve Büyülübağ Cabernet Sauvignon 2005, Büyülübağ’ın siyah etiketli ilk ve tek şarabı olarak şarap tarihimizdeki yerine aldı. Büyülübağ bu rekolteden sonra şaraplarında siyah etiket kullanmadı. Son derece güçlü ve sivri köşeli ve vahşi denecek kadar dizginlenemez tanenlere sahipti. Uzun yıllar severek takip ettiğim şarabın değeri, sadece sıkı şarap tutkunları tarafından anlaşıldı. Şarap bugünlerde Büyülübağ’ın Avşa Adasında diktiği Cabernet Sauvignon’larda yapılıyor. Bence 2010 rekoltesinden sonra olgunluk ve keyifli içim zenginliğine ulaşmış Avşa Adası Cabernet Sauvignon’ları içiyoruz.

4-Barbare Premier Cabernet Sauvignon 2007

Türkiye’de bağ evi konseptini ilk başlatan Barbare Şarapları, bağ turizminin gelişmesine de öncülük etti.  Barbare, iki stilde şarap yapmayı hedefliyordu, Bordeaux tutkunları için bir Bordeaux kupajı Prestige ve Bence Türkiye’nin en iyi Rhone kupajlarından biri olan Elegance… Can Topsakal, gelişimini izlediği Cabernet Sauvgnon 2007’i çok sever, Châteauneuf-du-Pape’ın ünlü önoloğu, Barbare Şarapları’nın danışmanı Xavier Vignon’un tüm itirazlarına rağmen monosepaj olarak “Premier” olarak şişeliyor. Bundan sonraki yıllarda da Barbare’de her yılın en iyi üzümlerinden, monosepaj Premier serisinin de doğmasına vesile oluyordu. 24 ay Fransız meşe fıçılarda dinlenen şarap, toplam 3600 şişe üretilmiş, ilk tattığım da çok rahat 20 yıl olgunlaşır dediğim bu şarap, bugünlerde 13 yaşında ve kör tadımda genç bir şaraptan ayırmak çok zor. Barbare mahzenlerinde, bu rekolteden az miktar da olsa meraklısı için saklandığını biliyorum. Bir şişeyi 20 yıllık performansını görmek için bekletiyorum.

5-Chamlıja Cabernet Sauvignon 2012

Hafızam beni yanıltmıyorsa, bu şarabı Mustafa Çamlıca ile önce fıçıdan sonra da ilk şişelerden birini Çamlık Restoran’da birlikte açtık. Fıçıdan şişeye tüm yolculuğuna tanıklık ettiğim bu şarap Vinitaly’de, 2012 ve daha eski vintage sek kırmızı şaraplar kategorisinde en iyi dört şaraptan biri olarak “Gran Menzione” aldı… Chamlıja Sütlüce Bağları’ndan 2012 yılında aşırı sıcaklık ve kuraklık yüzünden 5 asma kökünden sadece 1 şişe şarap yapabilmiş. %15 Alkol, 3.85 Ph. , 5.7 gram tartarik asit, 13 ay Fransız meşe fıçılardan dinlenmiş, %10 Merlot takviyesi almış. 38 gram gibi çok yüksek kuru madde oranına sahip ve toplam 6000 şişe üretilmiş. İlk tattığım günden beri müthiş zengin kırmızı orman meyveleriyle dikkat çekici, üçgenin üstlerde kurulduğu büyük bir şarap. Bana göre 25- 30 yıl kadar yıllanma potansiyeline sahip, bugünlerden itibaren de keyifli içilme günlerine başlamış, genç bir şarap gibi duruyor kadehimizde…

6-Sevilen Cabernet Sauvignon 2006

Enis ve Murat Güner kardeşlerin 3 kuşak olarak göreve başlamalarıyla, Sevilen Şarapları’nda da değişim rüzgarları esmeye başladı. 2000 yıllarla birlikte şarapta kaliteyi yükseltmeye ve çeşitliliğe önem veren yatırımlarıyla dikkat çekmeye başladılar. Özellikle, Denizli Güney Platosu’ndaki bağcılık çalışmaları, kendi bağlarını almaları, keyifli üst düzey şaraplar olarak kadehlerimize yansıdı. Güney Platosu’ndan 900 rakımlı tek bağından gelen Cabernet Sauvignon 2006 tattığım ilk günden biri zengin meyvemsi yapısıyla dikkat çekiciydi. Sadece 7.500 şişe üretilmiş, 14 ayını Fransız meşe fıçılarda geçirmiş üçgenin üstlerde kurulduğu serinin ilk şarabı… Bence bu şarap 9-10 yıllarında en keyifli içim olgunluğuna ulaşıyor, son 2 şişeden birini bu yazıyı yayımladığım günlerde tekrar test edeceğim.

7-Tını Cabernet Sauvignon 2013

Gökçeada’nın gizli şarap hazineleri bir türlü güzellik uykusundan uyanamadı. Şarabın bu kadim topraklarından saman alevi gibi yanıp sönen bir iki girişimden öteye geçemedi. Bunların içinde en amatör ruhla yapılanı ise 3000 şişelik üretimiyle Tını Şarapları, Nuray ve Tülay Mestçi, kardeşlerin küçük girişimiydi. İlk yıllarda, Bulgar şarap yapımcısı arkadaşlarından destek alsalarda sonra kendi okuduklarıyla, kendi bildikleriyle kafalarına göre yapmışlar Tını Cabernet Sauvignon 2013’ü…

Türkiye’nin bu vahşi şarabı, Gökçeada’da denizden yüksekliği 24 metre olan tek bağdan gelen üzümlerle yapılmış, doğal çok güçlü, köşeli tanenli bir güç bombası… Şarabın tek kusuru ise kullandığı zayıf mantarı, şayet mantar izin verirse ortalama 15-20 yıl gibi yıllanma potansiyeli olan şarabın, ne yazık ki değeri neredeyse hiç bilinmiyordu. Şarabın etiketinde aklıyla savaşan tanrıça Athena silüeti ve Piri Reis’in çizdiği Gökçeada haritasından bağların yeri işaretlenmiş. Nuray Mestçi’yi, bu yazı vesilesiyle aradığımda ne yazık ki şaraphaneyi başka bir Gökçeada şarap serüvencisine devrettiklerini öğrendim.

 

Kadehinizden sevdiğiniz Cabernet Sauvignon eksik olmasın…

Yorum