Prof Dr Ertan Anlı

Şarabın Akademisyenleri

Prof Dr Ertan Anlı

Türk Şarap sektörünün gelişmesinde önemli katkılara sağlayana, zaman zaman yazılarının Keyif Notları’nda paylatığımız Prof .Dr Ertan Anlı ile Ahmet Gök şarap üzerine konuştu…

Ahmet Gök:Uzun yıllar şaraba akademisyen olarak hizmet verdiniz. Şarap hayatınızda hep var oldu. İçtiğiniz ilk şarabı hatırlıyor musunuz? Bu söyleşide, tadının unutamadığınız hangi şarabın sohbete eşlik etmesini isterdiniz?

Ertan Anlı: Bu soru için teşekkür ederim. İlk şarap tattığımda arkadaşlarımla on beş yaşında lise birinci sınıf öğrencisiydim. Arkadaşımın evinde parti düzenlemiştik. Bu arada, işin komik tarafı adını hatırlamadığım, arkadaşımın babasının Fransız şaraplarını onun izni olmadan alıp, partideki arkadaşlarla içmiştik..Maalesef o zaman ne içtiğimi hatırlamıyorum.. Ancak çok keyif almıştım.. Çok da eğlenmiştik.. Devamını getirelim dedik.. Fakat arkadaşımın babası fena kızmış.. Çünkü pahalı şarap devirmişiz.. Bir süre ara verdik.. Bu arada çocukken kader ağlarını örüyor. Kavaklıdere Şarapları’nın, bugün üzerinde “Karum İş Merkezi” bulunan yeri bize çok yakındı. Arkadaşlarımla arka arsadan gelip,  kolleksiyon bağındaki üzümleri alıp, tadardık.. Sonrasında, Kavaklıdere Şarapların’da üretim yetkilisi olmam tesadüf mü ? Bilmiyorum.. Sonrasında, üniversite yıllarında sadece şaraba değil içki kültürüne ilgim daima vardı..Önceleri, bira ilgimi daha çok çekiyordu. Hatta, kafama koymuştum.. Almanya’da bira üzerine yüksek lisans ve doktora yapacaktım. Bu nedenle, öğrenci stajımı İzmir-Efes Pilsen Bira Fabrikasında yaptım. Ancak, Üniversite son sınıfta şarap merakı yeniden oluştu.. Daha çok, Kavaklıdere şarapları içiyorduk. Çünkü, arkadşlarımdan birinin babası Kavaklıdere’nin eski yöneticisi Uğurlu Tunalı Bey’in arkadaşıydı.. Böylece Dikmen’i, Kavak’ı, Çankaya’yı tanıdık. Arada Aral şarabıda tadıyorduk. Üniversite’nin sonunda ilgi alanım olan fermantasyon konusunda master’a başladım.. Bu kez, bir arkadaşım aracılığı ile tanıştığım, Kavaklıdere Şarapları’nın o dönemki yöneticisi Mehmet Başman beni Fransız ustası Jacques Laffort ile tanıştırdı.. Böylece, iş teklifi aldım ve profesyonel yaşama geçtim.
Bu sohbette yanımda, ilk kez Türkiye’de Laffort ustayla beraber ürettiğimiz 1989 Kalecik Karası olsun isterdim.. Kuşkusuz, artık şarap bitmiş olsa da, o Türkiye’ye Kalecik Karası’nı sevdiren o büyük şarabı bir kez daha sizle tatmak isterdim..

Son yıllarda ülkemizde yapılan “Master of Wine” etkinlikleri ve Jancis Robinson gibi önemli şarap yazarlarını ülkemize gelmesi, “Wine Of Turkey” ile yurt dışında etkinlikler yapılıyor olması kuşkusuz Türk Şarapçılığına bir ivme katıyor. Bu etkinlikleri nasıl yorumlamalıyız?

Bu tip etkinlikler kesinkikle çok doğru.. Daha doğrusu, Türkiye adının yurt dışında yansıdığı ve Türk şarabının adının duyulduğu her aktivite önemli.. Ancak, burada şu noktalar dikkat etmek gerekiyor : Buradaki aktivitelerin doğru kişi ve ortamda yapılması..İkincisi ciddiyet.. Üçüncüsü ise; bu tip aktivite ve yarışmaların kalite ve düzey farlılığını henüz şarap kültürü yeni gelişen halkımıza iyi anlatmak ve neyin gerçek başarı olup olmadığını yorumlamak..Diğer yandan, Türk şarapçılığının önünü açmak için mutlaka Çin, ABD ve Japonya gibi uzak pazarlara yönelmek.. Zira, Avrupa’da şarap fazlası var.. Bugünkü rakiplerle iş öyle çok kolay değil. Bu nedenle bana göre; yukarıda saydığınız aktiveteler yurt dışından çok, iç pazar için daha iyi bir tanıtım oluyor..

Birazda Üstat Tuğrul Şavkay ile kurucu üyesi olduğunuz Şarap Dostları Derneği’nden söz etmek isterim. Şarap Dostları Derneği 22 yılı geride bırakırken, bu süreçte unutamadığınız bir anınız paylaşa bilir misiniz?

Evet.. dünya insanı, değerli dostum Tuğrul Şavkay’ı rahmetle anıyorum.. Bana göre; Türkiye’de “Gastronomi Sanatı”nın babası odur. İlk kez bundan 23 yıl önce, Ürgüp’te, o dönem Tekel tarfından OIV patronajı altında düzenlenen Uluslararası Şarap Yarışmasın’da tanıştık.. Ben tadımcı olarak katılmıştım.. Kendisi de, sevgili eşi Esen Şavkay’la gazeteci olarak yarışmayı izlemeye gelmişti.. Kısa sürede kaynaştık ve çok uzun, keyifli bir şarap söyleşisi yaptık.. Bana, İstanbul Divan Otel’de bir grup arakadaşı ile toplanıp, iyi şaraplar tadıp, yorumladıklarını belirtti ve beni de tadımlara davet etti.. Ben de, hafta sonu atlayıp gittim.. O dönemde, bugün Şarap Dostları Derneği’nin kurucusu olan birçok kişiyle tanıştım. Artık düzenli olarak İstanbul’a her ay gidiyor, şarap tadıyor ve yorumluyorduk.. Şarap terminolojisine ve Fransızca’ya hakim olmam nedeniyle, tadımların son yorumlarını ben yapıyordum. Sonrasında o güzel gruptan, Tuğrul Şavkay üstadın öncülüğünde Şarap Dostları Derneği doğdu..
Tuğrul Şavkay ile ilginç birçok anım var.. Ancak, bir tanesini size aktarmalıyım.. Birgün beni İstanbul’da Galatasaylılar Lokalin’de öğle yemeğine davet etti.. O dönem; gruba “buşone şarabı” tanıtmıştım… Tesadüf bu ya; çok iyi haırlıyorum levrek yanına sipariş ettiğimiz Çankaya “buşone” çıktı.. Ben de, kendisine hiçbir şey söylemeden, sen yorumla dedim.. O da, kokladı.. Hocam buşene !! dedi. Evet tabii ki dedim..Garsona şarabı değiştirmesin söyledi…Aslında, çok büyük keyif almıştı..Sonrasında, kendidiyle çok değerli şaraplar tattık..Ben de ondan, derin kültüründen, insanlara olan yaklaşımından, gastronomi bilgisinden, herşeyden önce insanlığından çok yaralandım..Nur içinde yatsın..

İşiniz gereği çok şarap tadıyorsunuz. Bu profesyonel çerçevenin dışında, sizin sevdiğiniz yerli ve yabancı üzümler, şaraplar, bölgeler nelerdir? Nerelerdir?

Benim profesyonel yaklaşımım olabildiğince her çeşide ve şaraba eşit yaklaşmak. Ancak, herkes gibi benim de özel tercihlerim var.. Örneğin, ben Pinot Noir’ın zerafetinden her zaman etkilenmişimdir..Kuşkusuz, ben yurt dışı şarap macerama önce “Bourgogne”da başladım.. Sonra, “Bordeaux”ya geçtim.. Benim için, Bourgogne ve Pinot Noir ilk göz ağrısı..Ancak, Nebiolo ve “Shiraz”da beni etkileyen şaraplar.. Beyaz şaraplardan ise “Rhein Riesling” ve “Burgundy Chardonnay”nin üst düzey örnekleri etkileyici.. Montrachet ailesi, Chablis veya yi bir Riesling “Trorkenbeeren Auslese”..Tabii “Napa” ve “Sonoma”yı da ihmal etmemeli.. Bence, bu işin özü “terroir”. Önemli olan doğru çeşidi, doğru “terroir”da yakalamak.. Aksi takdirde tek başına çeşidin fazla önemi yok.. Bir de yıl iyi giderse.. İşte o zaman büyük şarap çıkıyor.. Türkiye’nin iklimi öyle sanıldığı gibi kolay değil.. Genelde sıcak.. Bu nedenle biz mutlaka mikro-klinmaları yakalamalıyız ve oraya doğru çeşitleri doğru bağcılık sistemleri kullanarak adapte etmeliyiz.. Aksi takdirde, bir noktaya kadar gelir, orada kalırız..Artık, herkes hatasız üretim yapmayaı öğrendi.. Ancak, Türkiye’de işin zor kısmı bundan sonar başlıyor..Yani artık, kalite ince ayarlardan ve doğru, bilimsel teknik kullananlardan gelecek..

Son yıllarda Şarap Dostları Derneği tarafından organize edilen Genç Türk Şarap Yarışması’nın geleneksel bir hal alması için çalıyorsunuz. Özellikle yeni katılan üreticilerimizle Türk şarabı da gençleştiğine de söyleyebiliriz. Büyük bir katılımın olduğu bu yarışma ve genç Türk şarapçılığı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bildiğiniz gibi “Şarap Dostları Derneği” 21 yıllık tarihi ile amatör şarapseverlerden oluşan Türkiye’nin ilk ve tek derneği.. Türkiye’de Tekel’in özelleşmesinden sonra OIV patronajı altında ilk kez Uluslararası Şarap yarışmasını düzenleyen dernek.. Artık, şarapçılığımız eski yıllara gore çok gelişti.. Türkiye’de biz öncelikle kendi şaraplarımızın artan kalitesini iyi takdir etmeli, önce biz tanımalıyız. Bunun için de, doğru ve eğitimli tadımcılar yetiştirmeliyiz.. Bu yarışma, üreticilerden büyük ilgi gördü.. Değerli başkanımızın ve Yönetim Kurulu üyelerimizin de katkısıyla, daha da yarışmayı geliştirerek düzeyini uluslarası düzeye getirmeyi hedefliyorum..Artık, dinamik bir şarap sektörümüz var..Daha iyisini hak ediyor.. Genç şarap konsepti, sanıldığı kadar kolay değil.. Çünkü, şarabı gençken yakalamak daima daha zor iş..Başka bir deyişle, adam olacak çocuğu bizim gibi oturmuş bir bağ ve şarap üretim sistemi olan ülkede görmek çok daha zor.. Ancak, ben bu konseptin Türk şarapçılığı için büyük katkı sağlayacağını ve giderek gelişeceğine inanıyorum..

Kişisel şarap yolculuğumda Ertan Anlı ile tanışmanın ve onunla bir kadeh etrafında buluşmanın benim için her zaman, öğretici ve keyifli olduğunu belirtmek isterim. Hep bu söyleşi hem de ülkemizde şarabın gelişimine verdiğiniz katkıya teşekkür ederim. Kadehinizden sevdiğiniz şarap eksik olmasın.

Ben de bu güzel sohbet için çok teşekkür ediyorum.. Benim için de sizin gibi dostları tanımak çok güzel ve keyifli.. Ayrıca, Keyif Notları çok başarılı gidiyor ve hergeçen gün artan ilgi ile gelişiyor.. Ben de her zaman elimden gelen katkıyı yapmaya açığım.. Umarım, sizin de katkılarınızla şarap sektörümüz ve şarapseverler doğru bilgilere ulaşırlar.. Sizin ve de kadehiniz kaliteli, keyif veren şaraplarla dolsun..

Yorum