Kendi Halinde Bir Toscana Rehberi 3

BOLGHERİ;
SINIR TANIMAYAN, TUTKULU ŞARAPHANELER DİYARI

Siena’dan erken ayrılıyoruz. Tüm randevuları önceden yapılmış dolu dolu bir gün bekliyor bizi. Bolgheri’ye gidiyoruz. Ünlü Super Tuscan’ların üretildiği ‘terrior’a yani. Kural tanımayan dünya çapında IGT’li üreticilerin dünyasına. Yol güzel ve rahat, yaklaşık 95 km’yi  bir saat on dakikada alıyoruz.  Bibbona’da Tenuta di Biserno’yu bulmamız zor olmuyor. Ormanlık arazide bağlara yaklaştıkça tel çitler, yol üzerinde ise domuzların aşamadığı mazgallı çukur engeller var. İlk ipucumuzu alıyoruz. Çevrede domuz çok. Bu mutfakta da var demektir! Tepeye oturtulmuş 4 nefis çift kişilik odası, tadım salonları ve mutfağı bulunan Relais di Biserno’da bizi Biserno’nun satış müdireliğini de yapan Eva karşılıyor. Tarçın rengi boyalı duvarları, sarmaşıkla gölgelenmiş, çakıl zeminli bahçesi, şık iç dekorasyonu ile hoş bir yer burası. Bir tepe üzerinde, ötelerde, ta ötelerde deniz gözüküyor. Etrafımız bağlar, orman ve zeytinlikler ile çevrili. Tabi bir de Toscana’nın olmaz ise olmazı koyu yeşil upuzun servileri ile. Biserno İtalyan şarap endüstrisinin devlerinden Antinori kardeşlerin küçük olanına ait. Yani Marchese Lodovico Antinori’ye.

Dostlarıma önce ‘Super-Tuscan’ nedirle başladım. Bundan yaklaşık 40 yıl önce yani yetmişli yıllarda, DOC gibi kuralların kendilerini ve yaratıcılıklarını sınırladığını düşünen kimi Toscana’lı şarap üreticileri bu ibareden vazgeçerek, üstelik kendilerini  masa şarabı statüsüne indirecek ‘Vino da Tavola’ statüsünü de kabul etmek koşuluyla hayallerindeki şarabı yapmaya çalıştılar. Seksenlerde artık gayri resmi bir adları vardı; Super Tuscan. Bir süre sonra bunu resmi bir tanımlama olan IGT (Indicazione Geografica Tipica) kategorisi takip etti. Esnek üretim olanaklarına karşın hemen bütün Super Tuscan’lar şu dört kategoriden birine bağlı kalır; %100 Sangiovese olanlar, Sangiovese kupajları, Merlot ağırlıklı şaraplar ve nihayet Cabernet Sauvignon ağırlıklı olanlar. Super Tuscan olmak için illa Bolgheri’de üretilmek de koşul değildir. Örneğin üç bölümlü Toscana dizimizin ilkinde, 54. sayımızda yer alan ‘Yaşasın Gallo Nero’ başlıklı yazımızda Chianti Classico bölgesinde yer alan Rocca della Macie’de tattığımız Roccato 1999; %50 Sangiovese ve %50 Cabernet Sauvignon’dur ve IGT statülü bir Super Tuscan’dır.
Marchese Piero Antinori 1971 rekoltesi Sangiovese-Cabernet Sauvignon kupajı Tiagnanello’yu 1978’de satışa sunduğunda Super Tuscan’lar için ilk girişim başlamış oldu. Ardından Sassicaia ilk Bordeaux-blend yani Cabernet-Merlot kupajı ile takip etti ve kısa sürede ‘masa şarabı’ ya da IGT statülü bu ürünler Chianti’nin bir çok anlı şanlı DOC/G statülü şaraplarından daha pahalıya müşteri bulur oldular. Nihayet 1994’te bölgeye spesifik bir yasal tanımlama ile DOC Bolgheri kullanılmaya başlandı.

Tignanello, Sassicaia, Ornellaia, Biserno, Messorio, Argentiera, Solaia. Şiir gibi bu isimler Super Tuscan’ların en bilinenleri. Fiyatları euro bazında genellikle üç kimi zaman dört haneli olarak beliriyor. İşte ilk Super Tuscan üreticisi Piero Antinori’nin küçük kardeşi Lodovico Antinori’ye misafirliğimizle başladı gezimiz. Relais de Biserno’da geniş odamızın duvarları, doğa, av hayvanları ve şarap konulu pastoral boyalıydı. Önce odalarımıza yerleştik ardından güzel bir öğle yemeğinde mozzarella, prosciutto, bresaola ve enginara DOC Bolgheri Coronata 2008 eşlik etti. Bordeaux kupajı olarak yapılmıştı ve burunda frenk üzümü, çikolata, baharat, vanilya aromaları ve damakta belirgin asiditesi, yuvarlak tanenleri ile dengeliydi. Ardından iyi aydınlatılmış şık yuvarlak masada tadıma geçtik. Lodovico enteresan bir yatırımcı. Bir Antinori olmasına karşın, aileden ayrılarak kendi adıyla maceraya atılmış. Yeni Zelanda Marlborough’da Sauvignon Blanc, Macaristan’da 6 puttonyos Tokajı yapacak kadar da girişimci.

%32’si Shiraz kalanı Cabernet Franc, Merlot ve Petit Verdot kupajı olan Insoglio della Cinghiale 2009 ile başlıyoruz. Baharatsı, özelikle karabiber, çikolata, tütün ve füme tonları ile giden iyi bir şarap. Onu Bordeaux kupajı olan 2. şarapları  Il Pino 2009 takip ediyor. Kişilikli, dengeli olmanın beraberinde güçlü de. Biserno 2008 Ludovico’nun şaheseri. Merlot ve Caberbet Franc üzerine kurulu, Dengeli, kompleks ve zarif. Burunda kırmızı orman meyveleri, trüf, tütün, kurşun kalem, vanilya, karamel ve nihayet animal tonlar.
Lodovico ‘Biserno çok özeldir’ diyor ve ekliyor ’her önolog için bir rüyadır O’

Akşam yemeği için Bolgheri’ye iniyoruz. Enoteca Tognoni’de masamız hazır. Aynı zamanda şarap da satan restoranda geniş bir koleksiyon arasındayız. Barın hemen yanında bulunan ‘enomatic’ yani para atarak kendi şarabınızı kadehte aldığınız makine içindeki şaraplar ‘biz neredeyiz, elalem nerede’ sözünü hatırlatıyor. Evet burası İtalya, evet Bolgheri ama sonunda 2000 kişilik bir köy burası. Bu makineden kadehte kendinize yapabileceğiniz servis sırasıyla şöyle; Ornellaia 2009, Paleo 2008, Sassicaia 2009 ve Guado al Tasso 2008.

Aşka gelip Toscana peynir ve salam tabağının yanına bir 2009 Sassicaia söylüyoruz. Ancak belki de biraz erken davrandık, belki daha birkaç yıl uyumalıydı bu ‘güzel’, şişesinde. Gündüz tattığımız Biserno’nun gölgesinde kalıyor. Damaklarımızı değiştirmek için %100 Cabernet Franc olan Poggio al Tesoro Dedicato a Walter W 2006 içiyoruz. İşte bu ‘W’ bize iyi geliyor.

Sabah gecikmemeliyiz. Ornellaia’da randevumuz saat 10. Çok ciddiler. Geniş arazinin kapısından bambaşka bir dünyaya giriyoruz. Servi, zeytin ve çamlarla süslü geniş bağ alanları, şık tadım salonları, sofistike şaraphane, asfalt bağ arası yollar, sanat eserleri.

Ornellaia’nın ‘Sanatçı Hasadı’ adını verdiği sanat destek programı var. Her sene dünyadan seçtikleri bir sanatçıya bağ ve şaraphanede bir yontu, resim, seramik yaptırıyorlar ya da şişelerini dizayn ettiriyorlar. Girişte Ghada Amer’in ‘Uyum’ konusu başlığında yaptığı yeşil yapraklı bitkilerle yazılmış ‘Happly Ever After’ objesini görüyoruz. İlk salonda yeşil zeminde seramik başlı dört sütun karşılıyor. Luigi Ontani’nin  yapıtı ‘Exuberance’ yani ‘Taşkınlık. Her biri bir mevsimi simgeliyor üzerindeki çiçek ve böcekler ile. Rebecca Horn fıçı kavındaki kinetik ışıklı aynalı bakır aydınlatmaları ‘Enerji’ adını taşıyor. Zuang Hun ise çelik bir heykel ile ‘Denge’yi anlatmış. Aslında hepsi belki de büyük Masseto’yu anlatmaya çalışmışlar. Enerjik, dengeli, yer yer uyumlu yer yer dışa vuran, taşkın.

Tadım Ornellaia’nın kolay ulaşılabilen şarabı Le Volte 2010  ile başlıyor. Etiketi 14 Euro olan Le Volte, Merlot, Cabernet Sauvignon, Sangiovese kupajı, 10 ay meşe fıçıda dinlenmiş. Günlük, pasta ve pizza’lar ile rahat eşleşebilecek bir şarap. Meyan kökü, erik, böğürtlen ve anason ile belirlenen bir koku profili var.
Takiben Le Serre Nuove 2010 tadıyoruz. Merlot ağırlıklı tam bir Bordeaux kupajı. Ornellaia’nın 2.ci şarabı, yaklaşık 35 Euro fiyatla marketlerde satılıyor. Fiyat/kalite açısından harika. Böğürtlen, frenk üzümü, barut, kara biber, deri, meyan kökü, pişmiş meyveler ve  tütün ile oldukça zengin bir burun.
Sinema deyimiyle ‘esas çocuk’ yani Ornellaia 2009,  Cabernet Sauvignon ağırlıklı Bordeaux kupajı olarak karşımızda.  Burunda önce siyah çikolata, tütün, çok olgun (geçkince) portakal, meyankökü ve ardından balsamik ve dut aromalarıyla giden, damakta kompleks, dengeli, yuvarlak ve uzun kalan mükemmel bir şarap. Piyasa fiyatı 130 Euro’larda.  Beğendiğimiz şaraplardan birkaç şişe almak istiyoruz. ‘Biz şarap satmıyoruz ki’ diyorlar cevaben. ‘Yapıyoruz biz, satmak negosiyanların işi’.

Tadıma etiket fiyatları yüksek üç haneli olan ‘ikon’ şarapları Masseto’yu doğal olarak koymuyorlar. Masseto,  Ornellaia bağları içerisinde çok özel bir parsel. Tümü Merlot. Sadece 66 dönüm. Denizden yüksekliği 120 metre. Gevşek killi, kumlu ve çakıl taşlı bir toprağı var. Araziyi 3 ayrı bölümde değerlendiriyor ve ayrı ayrı hasat yapıyorlar. Hasat her zaman tek tek elle yapılıyor.  Masseto Centrale şaraba gövde ve yapı, ‘Alto’ incelik ve zenginlik, ve nihayet bağın ‘Junior’ bölümü ise yumuşaklık ve sıcaklık katıyor.

2008 Tenuta dell’Ornellaia Masseto’yu tadıyorum. Koyu yakut renkli, parlak, pürüzsüz. Burunda böğürtlen, vişne, çikolata, menekşe, mürdüm eriği, vanilya, eksotik baharatlar, tarçın, meyan kökü ve yeni deri tonları dans ediyor. Damakta çok genç, tanenlerin zamana ihtiyacı var ancak gövdesi, strüktürü, asiti ve %15,5 alkolü ile tepelerde kurulu bir dengeyi ve ‘siz beni bir de 10 sene sonra görün’ tavrını hissettiriyor.

Etrüsklüler M.Ö 600’lerde ilk bağları oluşturmaya başlamışlar bölgede. Geriye doğru gidersek asmaların Doğu Anadolu’dan önce Mezopotamya’ya sonra Fenikeli’lerce Ege adalarına ve ardından Yunanistan sonra da nihayet İtalya’ya ulaştığını hatırlatırız. İşte bu nedenle bu sahillere Costa delgi Etruschi (Etrüsk Sahili) ve bölgede köyler ve bağlar arasındaki yollara La Strada del Vino (Şarap Yolu) denmekte. Bizde güneye doğru ilerliyoruz La Strada del Vino üzerinde. Yemek molamızda ‘fazla yemeyelim’ uyarıları masada kocaman bir ‘Bistecca Fiorentina’ ve yanında Macchiole’nin 2009 Paleo’su ile yani irade hüsranı ile sonlanıyor. Paleo Cabernet Franc’ın bütün özelliklerini taşıyor; toprak, mineral, menekşe, yabanmersini, siyah erik.

Olağanüstü güzel fıstık çamları arasında ilerleyerek Tenuta D’Argenteria’ya varıyoruz. Floransa ve Roma’daki Four Seasons otellerinin sahibi de olan Fratini ailesine ait devasa bir arazi. Dağlar tepeler arasında tırmanıyor ve nihayet Akdeniz’i ve Elbe adasını gören, şaşılacak denli Aztek yapılarına benzeyen şaraphaneye varıyoruz. Her şey büyük düşünülmüş. Şaraphane, fıçı kavı, tadım salonları hatta kadehler!!
Tadıma 2010 Poggio ai Ginepri Rosso; Cabernet Sauvignon,  Syrah ve Merlot kupajı ile başlıyoruz. Kırmızı orman meyveleri,siyah erik, meyankökü, balsamik tonlar ve  tütsü burnuyla çok ilginç bir örmek. Oldukça dengeli ve orta-uzun bitişli.
2010 Villa Donoratico, bir Bordeaux kupajı, Cabernet Sauvignon, Cabernet Franc, Merlot ve Petit Verdot üzümlerinden oluşuyor. Böğürtlen, kuşüzümü, meyankökü, karamel, nane, kırmızı biber ve okaliptüs aromaları ardı ardına geliyor. Orta gövdeli ve dengeli bir örnek.
Argentiera şaraphanenin yıldızı. Tattığımız 2008 WE’den 96 puan almış. 20 ay meşe fıçıda dinlenmiş bu şarap koyu yakut renkli, meyankökü, frenk üzümü, çiçeksi dokunuşlar, ardından çikolata ve puro aromaları ile çok hoş bir buruna sahip. Damakta güçlü gövdeli,yüksek asitli, yuvarlak ve uzun bitişli. %50 Merlot, %40 Cabernet Sauvignon ve %10 Cabernet Franc ile bir Bordeaux kupajı ve mükemmel bir Super Tuscan.

Gece. Yatağımdayım. Kolayca uykuya geçeceğimi biliyorum ama yine de keyifle gözlerimi kapatıyor ve kuzuları sayar gibi yapıyorum sırayla;  Biserno…. Sassicaia…. Ornellaia…. Masseto…. Paleo….. Argentiera…..…….!

Yorum