Şövalye-i Derya İksiri Commandaria

yeşil asmaların gölgesi ve
barışa uzak iki aynı hayat
çiçeksi çocukluğun gülüşüyle
iyi geldiniz

beyaz güvercin dudaklarında
barışa hasret şövalye-i derya iksiri

acılar üstümüzde
                             içinde kardeşliğimiz
içebilseydi bütün seveceklerimiz
sevecektiniz.

iyi geldiniz*


Asırlardır süren bir çekişmenin merkezi olan bu güzel ada da henüz paylaşım duyguları bitmedi. Şu kısacık dünya yolculuğumuzda, bu küçük ada, hep sorunlarla, sorularla karşımıza çıktı. Keşke hiç olmasa dediğimiz ve hatırlamak istemeyeceğimiz yüzlerce kötü anı, yüzlerce kötü fotoğraf… Tarihin sayfaları arasında duruyor. Çaresiz seyrediyoruz yaşananları. Oysa dünyanın cennet köşelerinden biri Kıbrıs, deniziyle, güneşiyle, insanıyla, şarabıyla… Pek fazla bilinmese de şarabıyla da ayrı bir güzelliği var şarap severlerin gözünde. Her şarap yaratıldığı topraklardan izler taşır. Her açılan şişe de umutların, acıların, güzelliklerin, yaşanmışlıkların izleri vardır. Bazen kadehinize akmayan bir tortuda, bir yara, bir neşe kalır şişenin dibinde. Kıbrıs’ın tüm zenginliklerini taşıyan şaraplardan biridir commandaria. Kıbrıs’ın dünyaya açılan iksir şarabı commandaria’yı yani Kıbrıslı Türklerin gumandargasını; ilk tattığım günde beri, büyük bir keyifle yudumluyorum. İlk tattığım Keo St John Commandaria, asırlardır süren commandaria geleneği günümüz de sürdüren önemli üreticilerinden biri. Güney Kıbrıs’tan tüm dünyaya, şövalyelere güç veren bu şarabı üretiyor ve satıyor.
Kıbrıs’ın güneyindeki Limasol şehri yakınlarındaki Trodos dağları eteklerindeki 14 köyün beyaz Xynisteri ve siyah Mavro üzümlerinden yapılan ve karakterini önce üzümlerin güneşte kurutulmasına, sonra da büyük fıçılarda uzun seneler yıllandırılmasına borçlu olan bu istisnai şarap. “Commandaria”, 1100’lerden bu yana Kıbrıs’da üretiliyor. 12. yüzyılda tapınak şövalyelerinin şarabı olarak da bilinen, şövalyeler arasında her zaman popüler olan bu şarabı; Aslan Yürekli Richard ” kralların şarabı, şarapların krallı” olarak tanımladığı Commandaria, günümüzde de St. John şövalyelerinin adıyla anılıyor. Haçlı seferleri sırasından şövalyeleri güç ve cesaret verdiği söylenen bu iksir, bugün de şarabı onurlandıran şövalyelerin resimleriyle zenginleştirilmiş şişeleriyle şarap severler buluşmaya devam ediyor.
Bal ve kestane şekeri çağrışımlı Teodora, yanık ayva, erik kurusu, tütün zengini St. Nicolas, ekşi erik çağrışımlarıyla pekmez kıvamında Crusaders, mayhoş ve ipeksi dokunuşuyla Conquerors, hafif okside izlerin güzelliğinde St Barnabas, kehribardan bakır kızılına görünümüyle Alasia ve yılların yorgunluğu neredeyse hiç göstermeyen St John 1927 ‘den oluşan sekiz Commandaria’yı büyük bir keyifle tattık. Bukelerin zenginliği, rengin kızıl kehribardan mauna uzanan görünümü, filtre görmemiş, bulanık ve koyu kıvamlarıyla ortak çizgede buluşsalar da her birinin kendi karakteristik özellikleri vardı. Keo’nun St. John 1927’si, son yüzyılda Kıbrıs’ta yaşanan tüm acılara tanıklık etmiş, harp görmüş bir Commandaria olarak tadımın en yaşlı ve nadir şarabı olarak bütün dikkatleri üzerine topluyordu. Bulunmuş olması bile bir mucize olan bu şarap, geçen onca yılın ardından; bulanık ve açık kestane rengiyle dikkat çekiyordu. Damakta gövdeli ve pekmezsi dolgunluğuyla, ipeksi zarafette ki her yudumu ayrı bir keyif veriyordu. Uzun sayılabilecek bir bitişin ardından, tatlı okşayışların izi, herkesin yüzüne tebessüm olarak yansıyordu.
Gusto Şarap Kulübü’ nde gerçekleşen, yılın en iyi tadımlarından biri olarak değerlendirdiğim  “Şövalyelerin İksiri Komandarya” tadımının şarapları ancak 3 yılda toparlanabilmişti. Mehmet Yalçın’ nın sabırlı takipçiliği ve Kıbrıslı dostumuzu Kıpçak Tuncel’in büyük bir özveriyle bulmayı başardığı şarapları, biraz içimiz buruk olarak yudumlarken, Kıbrıs’ta barışa, güzel günlere kaldırdık kadehlerimizi. Dilerim, barış ve kardeşliğin olduğu bir Kıbrıs’ta yudumlarız gumandargalarımızı…
Kadehinizden sevdiğiniz şarap eksik olmasın…

*Ahmet Gök Mahzendeki Şiirler kitap dosyasından Keo st Jhon 1927 için yazdığı şiir.

Yorum