Appellation Kayseri Controlée

Çok eski bir şarap uygarlığı üzerinde yaşıyoruz, Tanrının bize verdiği nimete, sanırım en fazla biz acı çektiriyoruz; üzümü ve üzümün getirdiği zenginliği yok etmeye çalışıyoruz. Ülkemizin her tarafı asırlardır bağlarla kaplı, biz bağları yok etmeye çalıştıkça, onlar bir şekilde yaşamayı başarıyor, asmalar yaşama asılıyor ve kadehimize güzel şaraplar olarak dolmaya devam ediyor…


Her seferinde yeniden başlayınca,  doğal olarak hep aynı yolun başında oluyoruz. Ağır adımlarla ilerlemeye çalışıyoruz. Yolumuz uzun ama kısaltmaya da çaba harcamamak gerekiyor. Zamanın gelince her şey yolunu bulacak. Önümüzdeki doğru yapılan örnekleri dikkatli inceleyip uygulayabilirsek. Her şey çok daha güzel olacak. Fransızların, yöresel gıda ürünlerinin özelliklerini korumaları ve başka ülkelerde ya da yörelerde taklitlerinin piyasaya sürülememesi için geliştirdikleri sistem Appellation ‘dOrgine Controlée… Bu sistem; şarabın üretileceği yöreler, şaraplık üzümler, bağ dikim ve bakım yöntemleri, üretim yöntemleri, alkol oranı, hektar başına alınacak verim, etiketleme, şarabın kimyasal analiz değerleri gibi pek çok unsur detaylı olarak içeren uygulamaları düzenliyor. Yani bu koruma sisteminde,  İstanbul’da ürettiğiniz Pastırma’nın üzerine Kayseri Pastırması yazamıyorsunuz, satamıyorsunuz. Sattırmıyorlar, yazdırmıyorlar. Her şeyden de önemlisi siz bunu içselleştirdiğiniz için yoldan sapmaya çalışmıyorsunuz. Hatta bu sistemde o kadar ileri gitmişler ki samanların bile appellation’u var.

Bizde tam bir karmaşa yaşansa da Kayseri Appellation’ undan gelen keyifli bir haberle mutlu oldum. Vinoluş ’un Kayseri bağlarından yapılan şarabına hemen Apelasyon Kayseri Kontrole sıfatını ekledim. Kayseri’de şarap üretildiğini duyunca ne yalan söyleyeyim biraz heyecanlandım. Şarabı kadehime koyup içine kadar da inanmadım. Doğduğum, büyüdüğüm şehirde, çocukluk yıllarımda kıraathanelerde, Anadolu Fuardaki çay bahçelerinde bira satılır ve şarap almak istediğimiz zaman da çok kolay alabilirdik. Hatta meydandaki parkta bile bira, şarap bulmak mümkündü. Evimizde fazla alınıp içmesem de varlığını, satıldığını hatırlıyorum. Ortaokulun son günlerinde sınıf arkadaşlarımızdan topladığımız 25 kuruşlarla aldığımız şarapların tadı bugün bile aklımda… Gazeteye sarılı aldığımız şarapları, parkta çimenlerin üzerinde, üç beş arkadaş keyifle yudumlaştık. Bugün, ilk şarabımızı içtiğimiz arkadaşlardan da Kayseri’de güzel şarap ve bira içilen, satılabilen yerlerden eser yok. Her şeyin hızla yasaklandığı, yok edildiği bir şehirde şarap yapılıyor haberine almak beni nasıl heyecanlandırmasın.


Kayseri aslında,  bağları ve üzümleriyle ünlü bir şehir, Gesi Bağları, Erkilet Bağları, İncesu Bağları… Ki çeşitli kaynaklarda İncesu şaraplarından ve burada yapılan şarapların İstanbul’da satıldığından bahsediliyor. Bugün neredeyse unutulan Kayseri Karası, Kurt Kuyruğu (Tilki Kuyruğu) , buludu, parmak üzümü gibi üzüm çeşitleri. Hepsi de yok olmaya yüz tutmuş…Katırların sırtında, küfelerde satılan Erkilet’ ten gelen üzümlerin cinslerinin ne olduğunu bilmesem de o zamanlar çok tatlı gelir, büyük bir keyifler yerdim. Hele köyümüzdeki yukarı bağdaki üzümleri  bağında yemek, anlatılmaz bir keyifti. Şimdilerde o üzümlerde, o bağlarda azaldı. Kimileri yok oldu. Çocukluğumda kendi bağlarımızdan toplanan üzümlerle yapılan, tatlı şarapları andıran pekmezlerin tadının nasıl unutabilirim?  Avludaki üzüm ezmek için kullanılan şırahane, bugün içinde kum dolu olarak duruyor. Ama benim gözümün önünde hep üzümlerin ezildiği, oynadığım bir havuz.
Kayseri’den şarap dünyamızı giren Vinolus Şarapları, bir anda beni çocukluğum hâyal meyal hatırladığım yıllara götürdü. Hemen tatmak için Vinolus arayıp şarapları temin ettim. Özellikle kendi bağlarındaki Chardonnay üzümünden yaptıkları beyaz şarapları dikkatim çekiciydi. Henüz yolun başında ama organik tarımla yetiştirilen üzümlerden iyi şaraplar çıkacağının sinyalleri görülüyordu. Eskiden de üzüm yetiştirilen Molu Köyündeki , Molu Çiftliği’nde yaklaşık 450 dönüm alanı kaplayan bağlarda, 1985 yılından itibaren üzüm üretimi yapılıyor. Bağların 230 dönümünü şaraplık üzüm ayrılmış ve Narince, Chardonnay, Rhousanne, Kalecik Karası, Shiraz, Tempranillo üzümleri dikilmiş. Tamamen doğal mücadele yöntemleri kullanılarak hiç bir çeşit ziraai ilaç kullanmadan bağcılık yapılıyor. Bu kadar özenli çalışmanın sonucunda, bizde ki “bey bilmezse el bilir” sözünü doğrularcasına, Fransa da 18. düzenlenen Chardonnay du Monde , dünyanın en iyi Chardonnay’ leri yarışmasında, Türkiye’den Vinolus Chardonnay  2009 Gümüş Madalya’yı şarabın duayeni Fransızlardan aldı. Sınırlı sayıda üretilen bu şarabın her zaman bu kalite ve daha güzel olmasını canı gönülden dilerim. Ne mutlu ki artık Kayseri şarabı içebiliyoruz. Her gün içmesek de varlığını biliyoruz. Şimdilik bir düş olsa da Appellation Kayseri Controlée şarabı hayırlı olsun. Güzel ülkemin her toprağından, kendi toprağını, kendi üzümünü yansıtan, yaşatan ve bölgesinin adını taşıyan şarapları görmeği umuyorum. Dilerim Vinolus, bu kalite ve çıtayı her geçen yıl biraz daha yükselterek var olmaya devam eder.

Kaderde Kayseri Chardonnay’ ı içmek de varmış. Asma çiçeğinden, şişeleme aşamasına kadar, tüm emeği geçenlere başta Oluş Molu olmak üzere sonsuz teşekkürler. Ne iyi yaptınız da güzel bir Kayseri şarabı yaptınız. Kim bilir belki bir gün Kayseri Karası, Tilki Kuyruğu üzümlerinden yapılma Kayseri şarapları da içebiliriz. Kadehimizden Kayseri şarabı da eksik olmasın…

Yorum