Kalecik Karası’nın Sancılı Yükselişi

Ahmet Gök

Kalecik Karası’nın Sancılı Yükselişi, Ankara’nın küçük bir ilçesi Kalecik.. Orta Anadolu bozkırının adeta can damarı olan Kızılırmak Nehri, Kalecik İlçemizin de hayat suyudur. Kızıl taşları, topraklarıyla ve mükemmel mikro klimasıyla Tanrı burayı şaraplık üzüm olan Kalecik Karası yetişsin diye yaratmış. Tıpkı Fransa’da Lot nehri boyunca irili ufaklı şarap kasabaları gibi… Bu küçük kasabalardan bir olan Cahors neredeyse bir yılda bütün Türkiye’nin ürettiği şarabı üretirken, bugün Kalecik’te bir iki şarap üreticisi zar zor çıkıyor… Şarap Turizmi ve şarap üretimiyle Türkiye’nin ve Dünyanın merkezi olamaya aday ilçe, bazı dikilen bağlarının bile kurumaya başladığı acı günleri yaşıyor.

Geçen bu süreçte ilçenin tüm politikacılarından daha ünlü ve bilenen bu üzümüne bir coğrafi işaretli ürün sertifikasını daha almayı başaramayan bir belediyesi var. Böyle korumasız kalan bu özel üzüme başta Denizli olmak üzere ülkemizin başka şehirleri sahip çıkıp yetiştiriyor. Varlık içinde yokluk ve beceriksizlik bu olsa gerek. Kalecik birazcık gayretle yemyeşil bağlarla çevrili olacakken şimdi Anadolu bozkırındaki yüzlerce dağlardan biri olarak duruyor. Kalecik Karası çok incelikli, zengin ve zarif bir üzüm… Şarapçılıkta her türlü işlenmeye geliyor.Kırmızı, pembe, beyaz, tatlı ve köpüklü şarap yapılabiliyor. Öğle bar bar bağıran sivri ve sert tanenleri olmuyor, öğle güçlü kuvvetli gövde de vermiyor… Ama canlı parlak duru ve zarif şarapları oluyor. Gelin görün ki Kalecik Karası’ nın coğrafyasında yaşadığı talihsizliği şarap olma ve olduktan sonraki süreçte devam ediyor. Cabernet Sauvignon referanslı ve daha çok güçlü kuvvetli şarap sevenlere de kendini beğendirmekte de zorlanıyor.

Ne yazık ki yazılı bir şarap tarihine sahip değiliz. Şaraplarımızla ve üzümlerimizle ilgili çok az yazılı kaynak var. Bu konu da Kavaklıdere Şarapları’na teşekkür etmek gerekir.  Bugün Kalecik Karası şarap dünyamızda bu kadar geniş bir üretimle varsa; Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin büyük katkısının olduğu söylemeliyiz. Cenap And ‘ın 1928 yılında Macar Balaj Usta ile başlattığı, Kavaklıdere tarihi ve Kalecik Karası’nın yolculuğu uzun yıllar devam eder. 1970 filoksera’ya dirençli Amerikan anaçlarına seçtiği Kalecik Karalarını aşılayarak on dönüm deneme bağı kuran Prof. Dr. Yılmaz Fidan’ı saygıyla anmak gerekiyor.  Prof. Dr. Sabit Ağaoğlu’nun da katkıları, emeği çok fazla olmuş.  Kalecik Karası, Uzun yıllar Tekel’in Kalebağ kırmızı ve Kalebağ tatlı şarabı olarak şarap severle birlikte olmuş.

1989 yılında Türkiye’nin en prestijli şarabı arasına girmesinin kahramanları ise Kavaklıdere’nin Fransız danışmanı Jacques Laffort ve Prof. Dr Ertan Anlı ‘yı Kalecik Karası’nı işlemeye yönlendiren Mehmet Başman olmuş. Ali ve Murat Başman kardeşler ve Fransız önolog Jean-luc Colin ile başlatılan çalışmaların gelişerek kitlesek şarap üzümü olmasını sağlamışlar. Atladığım başka yazılı kaynakların da olmamasını ümit ediyor, peşinen emeği geçenlerden özür diliyorum.

Kalecik Karası için 3 dönemden bahsetmek mümkün. 1932-1970’li yıllarda Kavaklıdere Şarapları’nın yaptığı Kalecik Karası şarapları, 1985-2000 yıllarda yine Kavaklıdere tarafından yapılan “Prestige” serisi şaraplar. Ve 2000 sonrası  Türkiye coğrafyasına yayılan Kalecik Karası üzümleri.. Bu dönem şaraplarıyla, Şarap Tutkunları’ndan Ayhan Güleyen’in “ 2014 yılı izlenimleri: Kalecik Karası’nın Önlenemeyen Düşüşü 1995-1999 ve Kalecik Karası’nın Önlenemeyen Düşüşü 2000-2005” değerlendirmeleri şarap severlerin internet ortamında çok kolay ulaşabileceği bir kaynak… Özetle aynı kavdan gelen, Kavaklıdere Pregtige serisi Kalecik Karası serisi değerlendirmesinde Keyifli Notları’ndaki yazılarımız da referans gösteren bu denemede; Kavaklıdere Prestige Kalecik Karası serisinde yapılan tadımlardaki puanlar ve notları kaynak göstererek bir düşüş yaşandığını yazıyor Ayhan Güleyen… Aslında bu bir düşüş mü? Değişim mi? Bilemiyorum? Burada düşündürücü ve üzücü olan bu kadar özellikli üzümün sadece bir üreticimizin ürettiği şaraplar üzerinden konuşuyor olmak…

O dönemlerde Tekel’in Kalecik Şarap Fabrikasında yapılan Kalebağ ve örnekleri hakkında maalesef fazla bir bilgiye sahip değiliz. 1989 yılında Kavaklıdere’nin başlattığı Kalecik Karası’nın yükselişi kısa sürede diğer üreticilerimizide harekete geçirir. Mehmet Yalçın, 2001 yılında Gusto Dergisi’nin altıncı sayısında Kalecik Karası’nı kapağa taşır. Ve sanırım kayıtlara geçen ilk Kalecik Karası tadımını da Ahmet Örs ile gerçekleştirir. Melen Melencik Karası 2000, Pamukkale Kalecik Karası 2000, Sevilen Kalecik Karası 2000, Turasan Kalecik Karası 2000, Kavaklıdere Kalecik Karası 1999, Kocabağ Kalecik Karası 1998 ve yılı bilinmeyen A.Ü. Ziraat Fakültesi Kalecik Karası üzerine tadım notlarını ve puanlarını yazarlar.

2000 yıllarda sonra Kalecik’de yaşanan değişim doğrusu beni çok umutlandırmıştı… Vinkara, Chateau Kalecik, Kalvi, Tomurcukbağ’ın şarap sektörüne yaptığı yatırımlarla Kalecik Karası’nın farklı üreticiler ve farklı anlayışla işlenmeye başlıyordu. Vinkara bağ ve şaraphaneye yaptığı büyük yatırımlar bugünde adından söz ettirerek yoluna devam ediyor. Kalecik Karası’nı emanet ettikleri İtalyan önologların ellerindeki değişim sürecini gözlemliyoruz. Chateau Kalecik ve Kalvi o dönemde, bugün de içilebilecek durumda Kalecik Karası şarapları yaptılar. Kalecik’in ilk butik üretici Tomurcukbağ Prof. Dr. Sabit Ağaoğlu tarafından doğal mayayla yapılan Kalecik Karaları işleyen ilk vigneron üretici olması beni heyecanlandırıyor. Prof. Dr. Sabit Ağaoğlu’nda 1970’de filoksere görmemiş az sayıda Kalecik Karası’nda yapacağı şarapları heyecanla bekliyorum.

Kalecik Karası’nın Ankara’nın Kalecik İlçesinde başlayan yolculuğu Türkiye’nin tüm şarap bölgelerine dağılmaya başladı. Trakya, Denizli, Kapadokya, Kayseri, Antalya’da yetişen Kalecik Karası üzümleri olgunlaşıp güzel şaraplar vermeye başladılar. Şimdi artık Kalecik Karası’nın teruar özelliklerine göre inceleyip değerlendireceğimiz günlerindeyiz. Gurbet ellere çıkan Kalecik Karası başına neler gelecek? 

Kadehinizden sevdiğiniz Kalecik Karası eksik olmasın

Yorum